ASÜD Genel Kurulu’nda konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, yeni pazar arayışları başta olmak üzere her yönüyle süt sektörünün yanında olduklarını söyledi. Çelik, ESK’nın sütte arz fazlasının çekilmesine yönelik alımları kapsamında günlük bin 600 ton kota koyduklarını, ancak 6 günde 900 ton alım yapıldığını açıkladı.
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği’nin (ASÜD) IV. Olağan Genel Kurulu, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Bakanlık Müsteşarı Dr. Nusret Yazıcı, Bakanlık Müşaviri Ali Koyuncu, bakanlık yetkilileri, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, ASÜD üyeleri ve davetlilerin katılımıyla Ankara’da toplandı.
ASÜD Genel Kurulu açılışında konuşan ASÜD Yönetim Kurulu Başkanı Harun Çallı, genel kurulun süt sektörünün sıkıntı yaşadığı bir sürece rastladığına işaret ederek, “Süt fiyatı krizini her yıl yaşıyoruz. Fakat bu yıl kriz geçtiğimiz yıllara göre daha erken ve daha şiddetli bir şekilde karşımıza çıktı” dedi.
Bakan Çelik’e göreve geldiği günden itibaren sektörü dinleyerek verdiği destekler, dünyada da rekabet etmelerine yeter düzeyde verdiği desteklerden dolayı teşekkür eden Çallı, gelinen noktada paydaşların kavga etmek ve birbirini suçlamak yerine elini taşın altına koyması gereken bir dönemde olduklarını söyledi. Çallı, “Gayet iyi biliyoruz ki, süt tozuna verilen destek, hem doğru hem de ciddi anlamda yeterli bir rakamdır. Ancak gelecek konusunda öngörü hassasiyeti olmayan ve günlük düşünen bir kısım sanayiciler hepimizi büyük bir zan altında bırakmıştır” diye konuştu.
Sektörde ileri ülkelerde fiyatlandırmanın kalite esasına göre yapıldığının altını çizen Çallı, dolayısıyla ülke olarak kalite ekseninde yaşanan sorunların daha fazla görmezden gelinmemesi gerektiğini kaydetti. Çallı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aksi takdirde biz bu korkulu rüyayı her yıl görmeye devam edeceğiz. Burada yapılması gerekeni hepimiz biliyoruz. Zaman kavga zamanı değil, çözüme odaklanma zamanıdır.
Sanayicimiz de hem hükümetimize hem üreticimize destek olacak şekilde, uzun soluklu düşünerek hareket etmelidir.
Buradan ben de sanayicilerim adına 1,15 TL’den süt alımına destek vereceğimizi ifade ediyorum. Çünkü bizim kısa vadeli değil, uzun vadeli düşünmemiz, 100 metre koşucusu değil, maraton koşucusu olmamız lazım.”
Harun Çallı: “MEB’in kantin genelgesi şaka gibi”
“Şimdi sizlere tüketim anlamında sektör olarak neredeyse ‘şaka gibi’ diyebileceğim bir hususu aktarmak istiyorum” diyerek, sözü, Milli Eğitim Bakanlığı’nın okul kantinlerinde satılacak gıdalara ilişkin son genelgesine getiren Çallı, şöyle devam etti:
“Geçtiğimiz hafta Milli Eğitim Bakanlığı bir kantin genelgesi yayınladı. Maalesef önümüzdeki eğitim-öğretim yılından itibaren meyve aromalı sütler, yoğurtlar, dondurma ve sütlü tatlılar kantinlerde satılamayacak. Gerekçe ise obezite ile mücadele!..
Süt ve süt ürünlerinin okul kantinlerinin dışına atılmasının hiçbir gerekçeyle izahı yok. Sağlık Bakanlığının bu konudaki tek gerekçesi içindeki şeker oranı. Sütle ilgili bir sorun yok. Biz sektör olarak obezite gibi hastalıklarla yan yana anılmak istemiyoruz.
Çocuklarımız gazlı içecek sektörünün pençesinde… Yılda 6 milyon litre gazlı içecek tüketiliyor. Bir firma su ve şekeri karıştırıp, satıyor.
Halbuki süt sektörünün Türkiye’nin kılcal damarlarına kadar faydası var.”
Buna dur demenin herkesin görevi olduğunu vurgulayan ASÜD Başkanı Çallı, Bakan Çelik’ten de bu konuda destek beklediklerini dile getirdi.
Çallı, konuşmasının sonunda Bakan Çelik’e, “Süt sektörünün en büyük sivil toplum kuruluşu olarak zatı alinizin yanında olduğumuzu bilmenizi isterim. Buradan bütün paydaşlarımıza da bir çağrımız var. Lütfen sorunların arkasındaki gerçekleri alt alta doğru bir şekilde yazalım. Yapısal sorunlarımız var. Bu sorunlardan kaçmayalım. Ve hep beraber sorunların değil, çözümün bir parçası olalım” diye seslendi.
Erdal Bahçıvan: “Ranta değil, işletmeciye bakalım”
Genel kurulda konuşan Bahçıvan Gıda’nın sahibi ve İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, son 10-12 yıllık, AK Parti iktidarları döneminde sektörde yaşanan gelişmelere değindi. Bahçıvan, “2003 yılında bir hedef koymuştuk. ‘Yıl 2003, 2023’te Türkiye’nin sütü 23 milyon ton’ demiştik. Çok şükür, 2016’nın ilk yarısı süt sektörü adım adım 2023 hedefine doğru gidiyor. İnşallah bu hedefi bulacağız ve aşacağız” dedi.
Süt sektörünün büyük bir aile olduğunu, üreticisi, lojistikçisi, perakendecisi, bürokratı, sanayicisi, tedarikçisi ile herkesin yapması gerekeni yaptığını vurgulayan Bahçıvan, Türkiye süt sektörünün bugün global bir oyuncu konumuna geldiğini, geçmişte ithalat kapısı olan sektörün, farklı ülkelerde bulunan bir boyuta ulaşmış durumda olduğunu kaydetti.
“Sektör yeni hikayesini yazacak”
Tüm bunların, tek başına tespihin bir tek tanesiyle olmadığını belirten Bahçıvan, şöyle devam etti:
“AK Parti nasıl Türkiye’yi bu hale getirdiyse, bundan sonrası için ülke olarak hikayesiz kalacak ülke değiliz. Süt sektörü de hikayesiz kalacak bir sektör değil. Artık hikayemiz, ulusal sınırlarımızı aşan, uluslararası hikayeler yazma noktasına gelen bir Türkiye süt sektörü olmak zorunda. Türkiye süt sektörünün ihtiyacı olan yeni hikayeyi yazacağına inanıyorum. Yoksa 20 milyon tona koşan sektörü ileri taşıyabilmemiz mümkün değil. Dünyadaki rakiplerimizle birlikte nereye gidiyoruz, onlardan ders alarak ilerlemeliyiz.”
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in iletişime açık olarak her kesimle diyalog açık olarak ses getirmeye başladığını ifade eden Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sütçülük rant kapısı değil”
“Artık Türkiye süt sektörü birçok sektöre örnek olabilecek bir boyutta. Tabii ki her ailede olduğu gibi, bu ailenin içinde de dikenler olabiliyor. Her aile kendi dikenlerini bilir. Fakat bizim ailemiz gibi herkes kendi dikenini bilsin. Sütçülüğü artık bir rant olmaktan çıkartıp, bir işletmecilik olarak bakarsak, sayın bakanımızın çizmiş olduğu doğrultuda Türkiye süt sektörü gümbür gümbür gider.
Biz artık nitelik doğrultusunda hareket etmek zorundayız. O zaman bu sektör birçok sorunu aşar gider. Birbirimizi anlayarak, sanayicimizin taşıdığı sorunları üreticinin, üreticinin sorunlarını sanayici düşünerek, sizler de daha üst bir bakışla bu sorunları görüp ilerlersek, Türkiye’nin bölgenin süt ambarı, ama gelişmiş süt sanayi ile kaliteli süt ve süt ürünleri üreterek, bilim dünyamızın da bilgisi ve Ar-Ge desteğiyle bu sektörü geliştireceğimize inanıyorum.”
Tarım ve hayvancılıkta 20 ana başlık
Daha sonra kürsüye gelen Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, aileden bir isim olarak görevde bulunduğu 3-4 aylık dönemde çok yoğun bir çalışma dönemi geçirdiklerini, sektörlerde nasıl bir yol haritası oluşturulacağı konusunu değerlendirdiklerini söyledi.
Tarım sektörünün stratejik önemine binaen 20 ana başlık altında tarım ve hayvancılığın nasıl geliştirileceğine yönelik tespitleri ve bu konularda çözüm için hızlı bir şekilde yol almak noktasında çalışmaları olduğunu belirten Çelik, şöyle devam etti:
“Sektör temsilcilerini hiçbir zaman ihmal etmedik. Sayın başkanların da söylediği gibi üretici, sanayici, hükümet, bakanlık, pazar çok önemli. Sektörün bir halkasını öne çıkarmanız bir şey ifade etmiyor. Zincirin kopması demek, sektöre en büyük zararı veriyorsunuz demektir. Bu nedenle 4 aylık süreçte ağırlıklı olarak süt üreticileri ve süt sanayicileriyle bir araya geldik.
Neden bu sektör çok önemli? Çünkü bu sektörün etle de irtibatı var. Sektörün ayakta olması demek, aynı zamanda hayvan varlığımızın artması, kırmızı etle ilgili sorunumuzun da ortadan kalkması olduğu için bu değerlendirmeyi yapmamız gerekiyor.
Sektörün süreç itibariyle karşılaştığı sorunlar oluyor. Aslolan bir masada olabilmek. Aynı atmosferde meseleleri tartışabilmek, sorun alanlarını masadan kaldıracak bir irade ortaya koyabilmektedir.
Mevsimlik bir yaklaşım içinde olmanın Türkiye süt sektörüne, sanayine kazandıracağı bir şey yok. Kalıcı çözümlerden yana olmamız, hayvan varlığını, üretimimizi artırmamız gerekiyor. 18 milyon tonsa 20 milyon ton, 23 milyon tonsa 25 milyon ton. Çünkü diğer şikayetlerin ortadan kalkması, oranın yükselmesiyle bağlantılı.
Faruk Çelik: “Kurnazlığa gerek yok”
Sektör için sesimi yükseltmemin sebebi bu. ‘Rant değil, işletmeciye bakalım’ diyor sayın başkan. Nedir, kurnazlığa ne gerek var? Birkaç kişinin yanlışı koca bir sektörü lekeleyecek tablolar oluşturuyor. Bu çağda bir şey saklamak mümkün değil ki.
Ülkeye, sektöre kazandırmak için bu görevleri yapıyoruz. Herkesin sorumluluğu var. Bizim sorumluluğumuzu da bize hatırlatın, gocunmayız. Hizmet yaparsak, arkamızda ‘kalıcı güzel eserler bırakıldı’ derseniz bir anlamı var. Her türlü eleştiriye açığız. Büyük bir memnuniyet duyarız. Ama sektöre faydası, yürüyüşümüze katkısı olacaksa…
Süt soğutmak için 10 kuruş alıyorsanız, bunu üreticiye nasıl izah edeyim? 1,15 TL fiyat veriyorsunuz, alın da 4-5 kuruş alın, ne olur? Üretici şikayet ediyor. Konuşacağız ki yanlış yapmayalım. ‘Benim yemimi alırsan, sütünü alırım.’ Bu yanlış bir şey değil. Ama burada 15 liralık yemi 20 liraya verirseniz, üretici bunu almak durumunda. O bindiğin dal, dalı kesmenin bir anlamı var mı? Yemi de ver, destekle, güçlendir.
Şeffaf olmamız, hedef birliği içerisinde olmamız gerekiyor.
Amaç çok net; bir seferberlik halinde sektörün sıkıntılarını ortadan kaldırmamız gerekiyor. Madem kalite, kalite için Türkiye’nin öncelikle yarısını, Ankara’nın ötesini ari bölge yapalım diyelim. Hep beraber seferber olalım. Sanayicimiz, üreticimiz, bakanlık kalite ortamını oluşturmamız gerekiyor. Bu imkanımız varsa niye zamanımızı boşa harcayalım? Kendimize hedefler koyalım, kaliteye koşalım. Hedefleri kaliteye dönüştürecek yeni güzergahlar açalım diyorum.”
“Elimizi taşın altına koyduk”
Süt arzının fazla olduğunu, regülasyon göreviyle devreye giren ESK’nın süt alarak süt tozuna dönüştürme çalışmalarına başladığını hatırlatan Bakan Çelik, “6 günde 900 ton süt geldi. Biz günlük 1600 ton kota vermiştik. Tablo açık, 10’da 1 oranında bir süt alımı ve süt tozuna dönüştürme mesaisi var. Özellikle Ege, Marmara, İç Anadolu ve Akdeniz’de yaşandığı ifade edilen sorunun çözümü için biz hükümet olarak elimizi taşını altına koymuş durumdayız” dedi.
Süt üretimi 23 milyon ton olursa o zaman da hükümet olarak talebi arttırıcı uygulamalara yoğunlaşacaklarını bildiren Çelik, öncelikle çocuklara satışı engellenecek süt ürünlerinden başka ürünler de bulunduğunu kaydetti. Çelik, “Bakanlarımızla da bunu görüşürüz. Çocuklarımızda obeziteye yol açacak beslenme alışkanlıklarını tabii ki desteklemeyiz. Ama içerikle ilgili bir müdahale söz konusu ise bu müdahale yapılabilir. Bakan arkadaşlarımızla çok rahat konuşabileceğimizi bilmenizi isterim” diye konuştu.
Sözü, süt ve süt ürünleri başta olmak üzere gıdalara ilişkin bilgi kirliği yaratan isimlere getiren Çelik, şöyle devam etti:
“İsminin önünde etiketi olan zevatın değerlendirmelerini görüyoruz. Onu yemeyin, bunu yemeyin. TV’lerde artık değerli bilim insanları, bakanlığımızın yetkilileri yer alacaklar, neyi, ne kadar yemek gerektiğini, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilimsel yaklaşımla kamuoyuna anlatacaklar.
Bir şeyi yemeyin içmeyin dediği zaman bunun etkisinin ne olduğunu, hele bilim insanı ise iyi düşünmesi gerekiyor. Sektörün bu sıkıntıları yaşamaması için de gerekli ikazları yapmaya, tedbirleri almaya devam edeceğimizi bilmenizi istiyorum.
Sorunlar var, olacaktır. Bu dinamizmdir. Aslolan geriye takılıp, geçmişi konuşmak değil, önümüzdeki engelleri, sorun alanlarını kaldırıp, birlikte yürümeye devam etmektir.
Ben sektörün bu birikime sahip olduğuna inanıyorum. Her konuda, üretiminiz konusunda, pazar arayışınızda yanınızda olduğumuzu bilmenizi istiyorum.”
ASÜD Faaliyet ve Denetim Kurulu raporlarının delegelerin oylarıyla ibra edildiği genel kurulda yapılan seçimlerde, Harun Çallı başkanlığındaki liste, oybirliğiyle seçildi.
Seçimlerin ardından teşekkür konuşması yapan ASÜD Başkanı Çallı, önümüzdeki dönemde sektörü geliştirmek vizyonuyla çalışmalarına devam edeceklerini kaydetti.
Meyve sebzede KDV indirimi
Genel kuruldan ayrılırken gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, meyve ve sebzede KDV’nin indirileceği söylemlerinin hatırlatılması üzerine, “Ne Bakanlar Kurulu’nda ne de benim şahsen Maliye Bakanımızla bu konuda bir görüşmem oldu. Önemli bir konudur, bununla ilgili bir müjdeci yaklaşımı doğru bulmuyorum. Görüşme yaptıktan sonra bir şey söylemek doğru olur. Şu anda böyle bir değerlendirmemiz olmuş değil” diye konuştu.
(7)