Dünya Bankası’nın iklim değişikliğinin ekonomilere olumsuz etkilerine ilişkin Raporu korkuttu. Rapora göre Türkiye, küresel iklim değişikliği nedeniyle en fazla kuraklık yaşayacak ülkelerin başında geliyor. Kuraklık, gıda fiyatlarında artışları da beraberinde getirecek.
Dünya Bankası tarafından 3 Mayıs’ta yayınlanan “Karaya Oturmak; İklim Değişikliği, Su ve Ekonomi (High and Dry : Climate Change, Water and the Economy) başlıklı raporda , küresel iklim değişikliğinin küresel ekonomiye olası etkileri mercek altına alındı. Türkiye, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkeleri için oldukça karamsar bir gelecek tablosu çizilen rapor, Türkiye’nin 2050’ve kadar daha kurak bir ülkeye dönüşeceğini vurguluyor.
Dünya Bankası raporunda, iklim değişikliğinin olası etkileri için iklim değişikliği konusunda yapılan modellemeler ve bilim insanlarının çalışmaları incelendi. Rapora göre, iklim değişikliğinin Türkiye üzerindeki etkisi o kadar büyük olacak ki, ülkemizde su verimliliğinin artırılması, su kayıp-kaçak oranlarının azaltılması, tarımsal sulamada verimliliğin sağlanması ve diğer önlemler yeterince alınsa da kuraklığın etkisi azalmayacak.
Rapora göre, kuraklığın ülke ekonomisi üzerinde de büyük bir etkisi olacak. Türkiye’nin 2050 yılındaki ekonomisi, kuraklık nedeniyle potansiyelinin yüzde 6’sı ile 14’ü arasında daha düşük seviyelerde kalacak. Kuraklığın etkisi en çok toplum sağlığında kötüleşme, çölleşme nedeniyle azalan tarımsal üretim ve enerji üretiminde gözlenecek.
Gıda fiyatları yükselecek
Dünya Bankası Raporu’na göre, küresel düzeyde yaşanacak kuraklık nedeniyle gıda fiyatları dünya ölçeğinde olduğu gibi, kuraklığın etkilerini çok fazla hissedecek olan Türkiye’de de daha büyük bir yükseliş gösterecek. Senaryolara göre gıda fiyatlarındaki artış yüzde 84’e ulaşabilecek.
İklim değişikliği ve kuraklık nedeniyle dünya üzerinde milyonlarca insan ülkelerini terk etmek zorunda kalacak. Bir örneği günümüzdeki Suriye örneğinde olduğu gibi, yaşanacak büyük kitlesel göçler, çatışma ve savaşları da beraberinde getirecek. Uzmanlar, Suriye’den büyük kaçışın gerekçeleri arasında, daha iç savaş başlamadan önce kuraklıkla azalan tarımsal üretimle baş gösteren açlık sorununu da göstermişlerdi.
Kuraklığın en fazla yoksulları etkileyeceğini, ishal ve benzeri hastalıkların artacağını, bu sağlık harcamalarının yoksulları daha da yoksul hale getireceğini vurgulayan rapor, iklim değişikliğiyle birlikte yalnızca kuraklık yaşanmayacağını, yoğun yağış alan bölgelerde de yağışların artarak daha fazla sel ve baskına yol açacağını ortaya koyuyor. Rapora göre, iklim felaketlerini yaşayacak olan yeni nesillerin boyu daha kısa olacak, okul başarıları, zeka düzeyi ve çalışma karşılığı alınan ücretlerde de düşüş yaşanacak.
Su daha da değerlenecek!
Kuraklığın etkisiyle su kaynaklarının azalması, hatta yok olmasının bir diğer sonucu da su talebindeki artış ve buna bağlı suyun daha da değerlenmesi olacak.
Dünya Bankası, sadece 30 yıl içinde su kullanımının küresel gıda sisteminde yüzde 50, endüstriyel ve kentsel sistemde yüzde 70, enerji sektöründe ise yüzde 85 daha artacağını öngörüyor. Raporda bu etki, “Daha az suyu daha fazla pipetle içmeye” benzetilirken, uygulanan politikaların göz göre göre gelen felakete karşı önlem almakta yetersiz kaldığını ve bu nedenle belirsiz bir dönemin dünyayı beklediğinin altı çiziliyor.
Rapora göre, Türkiye ve bölgesindeki ülkelerin de kuraklığa karşı alacağı önlemler iklim değişikliğinin etkilerini giderme karşısında yetersiz kalacak. Ancak diğer bölgeler için durum biraz farklılık gösteriyor. Raporda, Güney ve Güneydoğu Asya’daki ülkelerin kuraklığa karşı alacakları önlemlerle ekonomilerini yüzde 1, Çin ve Pakistan’ın yüzde 2, Orta Asya ülkelerinin ise yüzde 6’dan fazla büyütebilecekleri vurgulanıyor.
GIDAHATTI DERGİSİNİ ÜCRETSİZ İNDİRİN
(87)