En çok tartışılan ve en az bilinen konuların başında gıda bileşenleri geliyor. Hafta içinde gerçekleştirilen Fi İstanbul 2016, Gıda Bileşenleri Fuarı (Food Ingredients) konuya ilgi duyanlar için önemli bir etkinlik sundu.
Fikri Türkel
Hem gıda ve gıda bileşenleri pazarındaki en son yenilikleri ve sektörü ilgilendiren tüm gereksinimleri gördük hem de gündemdeki tartışmalara dair önemli sunumları izleme şansı bulduk. Bunlardan biri de “Tuzu Azaltma Yaklaşımları” oldu.
Önce gıda bileşenlerine dair bir not iletmek istiyorum: Gıda bileşenlerinin, gıda güvenliğimizin sağlanmasında stratejik öneme sahip olduğunun altını çizmek isterim. Bu geçmişte de böyleydi. Şimdi artan nüfus, azalan kaynaklarımız açısından bakarsak daha da büyük önem kazandı. Öyle ki, yiyeceklerin bozulmasını önleyerek raf ömrünü uzatan, lezzet katan gıda bileşenleri endüstrisinin ekonomik büyüklüğünün, 2018 yılında global düzeyde 40 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Tuzu Azaltma Yaklaşımları
Tuz tüketimini azaltmak için son yıllarda hem hukuki düzenlemeler hem de gıda ürün formüllerinde önemli azaltmalar var. Çünkü Türkiye’de kabul ve tavsiye edilen oranların üzerinde tuz tüketimi var. Son dört yıldaki kampanyalar sonrası günlük 18 gram olan tüketim 15 gramın altına inmiş olsa da, hedef oran olan 5 grama ulaşmak için yoğun çaba sarf edilmesi gerekiyor.
Fazla tuz, kalp ve böbrek rahatsızlıklarında önemli etken olarak kabul ediliyor. Türkiye’de bu alanda önemli mağduriyet yaşıyor.
Fi Fuarındaki önemli oturumlardan biri, bu konuya ayrılmıştı. Oturumun başkanlığını yapan Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, tuz tüketimini azaltarak 10 milyar dolarlık sağlık harcamasından tasarruf yapılabileceğini söyledi.
Tuz tüketimini azaltmak için zamana ihtiyaç var diyen TÜBİTAK MAM’dan Dr. İncinur Hasbay, Finlandiya örneğini verdi. 1970 yılında çalışmalara başlayan Finlandiya, günde 12 gram olan tüketimlerini bugün 6.8 grama indirmiş durumda.
Türkiye’de 2010’da başlayan ve ilk olarak ekmekteki tuz oranını azalttıklarını hatırlatan Hasbay, önümüzdeki günlerde ekmekteki tuz oranını tekrar azaltacak bir tebliğ üzerinde çalıştıklarını söyledi.
Tuz azaltmada peynir örneğini veren Chr Hansen firmasından Müge Kuyrukluyıldız, tüketici tercihleri üzerinde durdu. Firma olarak, ilaç, süt ve tarım sektörüne doğal çözümler sunmak için çalıştıklarını hatırlatan Kuyrukluyıldız, enzim ve gıda takviyeleri üzerine yoğunlaştıklarını ve daha az tuzlu ürünler konusunda inovatif ürünler geliştirdiklerini açıkladı.
1 Ocak’tan beri uygulanan peynirdeki tuz oranının azaltılmasına yönelik kararın önemine dikkat çeken Kuyrukluyıldız, tüketici bilincinin önemine dair örnekler sundu.
Türkiye’de tüketicinin sadece yüzde 32’sinin daha az tuzlu tercih etmeye başladığını söyleyen Müge Kuyrukluyıldız, hükümet kararlarıyla birlikte medya desteği olmadan azalmanın zor olduğunu vurguladı.
Kahvaltıda peynir tüketimi sebebiyle, günlük tuz tüketiminin yüzde 15’ini peynirden alındığını belirten Kuyrukluyıldız, mutlaka az tuzlu peynir çeşitlerinin üretilmesi gerektiğini söyledi. Hollanda’da bir peynir çeşidinde yüzde 7 olan tuz oranını ancak 10 yılda 6 grama indirdiklerini söyleyen Kuyrukluyıldız, kendilerinin de iki yıllık çalışma sonucunda peynirde yüzde 4,15 oranını 2.3 grama indirebildiklerini açıkladı.
Almanya’da toplumun yüzde 50’sinin tuz azaltılmasıyla ilgilenmediği örneğini veren Unilever Türkiye Beslenme ve Sağlık Müdürü Berat Nursal Tosun, 8 ülkede yaptıkları çalışmalarda da ancak toplumun üçte birinin tuz azaltılmasıyla ilgilendiğini hatırlattı. Zamana bağlı azaltmanın en tercih edilmesi gereken yöntem olduğunu söyleyen Tosun, Unilever olarak yüzde 75 ürün portföylerinde günlük 5 gram tüketim hedefine uyum sağlayacak şekilde ürünlerini geliştirdiklerini ve bu hedefin yüzde 60’ına ulaştıklarını açıkladı.
Hollanda’da yapılan bir deneye de dikkat çeken Tosun, ikazların tüketici beğenisini olumsuz da etkileyebileceğini vurguladı. Örnekte, tüketicilere iki çorba sunuluyor. Birinin üzerinde “Şimdi daha az tuzlu” yazıyor. Sonuçta ikaz yazılı çorba daha az beğeniliyor. Halbuki, ikisi de aynı ürün.
Tüketicilerin sağlık beyanlarını doktorlardan ve sosyal medyadan öğrenmek istediklerini hatırlatan Tosun, tüketici bilincine bağlı olarak tuz azaltmanın daha hızlı bir süreç kazanabileceğini belirtti.
Her konuşmacının üzerinde durduğu bir gerçek ise “Tüketici beğenmediği ürünü almıyor” oldu.
Unutmayalım ki tuzun fazlasını sofrada tüketiyoruz. Yemekte, salatada tuz tüketimi için sofradan tuzu kaldırmak gerekiyor ama hayatımızdan asla…
Çünkü normalin altında tuz tüketimi de hastalıklara kapı açıyor. Her gıdada olduğu gibi tuzda da doz önemli ve bunun için daha bilinçli olmak zorundayız.
Fikri Türkel
GIDAHATTI DERGİSİNİ ÜCRETSİZ İNDİRİN
(6)