Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği(ASÜD) Yönetim Kurulu Başkanı Harun Çallı, 21 Mayıs Dünya Süt Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye’de süt ve süt ürünleri tüketiminin, gelişmiş ülkelere oranla bir hayli geride olduğuna dikkat çekti. ABD’de 100 kg’a yaklaşan yıllık kişi başına içme sütü tüketiminin Türkiye’de 24 kg’da kaldığını bildiren Çallı, yeterli ve dengeli beslenme düzeyinin yükseltilerek, insan sağlığının korunmasında süt ve süt ürünlerinin özel ve önemli bir yeri olduğuna işaret etti.
Uluslararası Sütçülük Federasyonu tarafından 1956 yılında alınan kararla 21 Mayıs Dünya Süt Günü olarak kabul edildi. Türkiye’de ise Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca, 1991 yılında başlatılan “Süt Tüketimini Artırma Kampanyası” çerçevesinde, 21 Mayıs Dünya Süt Günü ve bu tarihi kapsayan 21-26 Mayıs tarihleri de Dünya Süt Haftası olarak kutlanıyor. Dünya Süt Günü ve haftası boyunca yapılan etkinliklerde, süt ve süt ürünlerinin insan sağlığına olan olumlu etkileri hakkında toplumu bilinçlendirmek ve süt tüketimini teşvik etmek amaçlanıyor.
ASÜD Başkanı Harun Çallı, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Sağlıklı bir yaşamın temel gereksinimlerinden biri de vücudunun ihtiyacı olan enerji ve besin öğelerinin her gün yeterli ve dengeli bir şekilde tüketilmesidir. Mucizevi gıdalar arasında yer alan süt, kemik sağlığını korumada oldukça etkilidir. Süt ve süt ürünleri, insan yaşamının her döneminde, tüketilmesi gereken elzem besinlerden biridir.
Ayrıca, süt üzerine yapılan araştırmalarda kan basıncını ve hipertansiyonu dengelemeye yardımcı olduğu görülmüştür. Fonksiyonel bileşiklerle zenginleştirilmiş süt kaynaklı besinler ise kanser, koroner kalp hastalığı, osteoporoz ve gıda alerjisi başta olmak üzere birçok hastalığı önlemektedir. Çalışmalar yoğurt, süt ve peynirin kanser riskini azalttığını ortaya koymuştur. Süt ürünlerindeki zenginleştirilmiş prebiyotik ve probiyotikler ile bağırsak sağlığını korumak, sindirimi kolaylaştırmak ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek hedeflenmektedir. Yüksek kalsiyum kaynağı olan süt ve süt ürünleri, osteoporozu önlemede de fayda sağlamaktadır.”
Türkiye’de süt ve süt ürünleri tüketimi
Türkiye’de süt ve süt ürünleri tüketiminin gelişmiş ülkelerin gerisinde olduğunun altını çizen Çallı, aradaki tüketim farkına şu sözlerle dikkat çekti: “ Birçok Avrupa Birliği ülkesinde ve Avustralya’da 100 kg’ı aşan, ABD ve Kanada’da ise 100 kg’a yaklaşan yıllık kişi başına içme sütü tüketimi Türkiye’de henüz 24 kg’dır. Türkiye’de kişi başına tüketilen süt miktarı süt eşdeğeri olarak ortalama yılda 237 kg kadar tahmin edilmesine karşın, hane halkı besin tüketim araştırmaları, yıllık tüketimin birey başına 65 kg civarında olduğunu göstermektedir. Dünyada ortalama 110 kg olan bu miktar; Asya’da 75 kg, Avrupa’da 270 kg, AB’de 288 kg, Kuzey Amerika’da 254 kg, Güney Amerika 165 kg, O. Amerika 101 kg, Afrika 49 kg, Okyanusya 217 kg, İsrail’de 150 kg, İtalya’da 184 kg, Hollanda’da 574 kg kadardır.
2010 yılında yapılan Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırmasına göre genelde %20 oranında haftada 1-2 kez süt tüketildiği görülmüştür. Türkiye genelinde her gün süt tüketenlerin oranı %56, yoğurt, ayran, kefir vb. süt ürünlerini tüketenlerin oranı %55, peynir tüketenlerin oranı %76’dır.”
Tüm dünyada sağlık otoritelerinin ortak kanaatinin içme sütü, peynir, yoğurt, ayran, tereyağı, dondurma gibi süt ürünleri tüketiminin arttırılması gerektiği yönünde olduğunu vurgulayan ASÜD Başkanı Çallı, “Yeterli ve dengeli beslenme düzeyinin yükseltilerek, insan sağlığının korunmasında süt ve süt ürünlerinin özel ve önemli bir yeri olduğuna işaret eden uzmanlar, çocukluk döneminden itibaren tüketilmeye başlanmasının, hem sağlıklı nesillerin yetişmesine hem de ileriki yaşlar için tüketim alışkanlığı kazanılmasına yardımcı olacağı noktasında tavsiyelerde bulunmaktadır. Bu bakımdan hükümetimizin uygulamaya koyduğu Okul Sütü Projesi çok önemlidir. Emeği geçenlere teşekkür ederiz.” diye konuştu.
Ambalajlı süt ve süt ürünleri tüketiminin önemi
Sütlerin işlenme durumuna göre çeşitlere ayrıldığına dikkat çeken Başkan Çallı, “Bunlar sırasıyla; çiğ süt, pastörize süt ve UHT süttür. Pastörize edilmiş sütlerin en önemli özelliği soğuk ortamlar da muhafaza edilmiş olması ve günlük tüketilmesi gerektiğidir. UHT sütler ise çok özel ve oldukça pahalı teknolojik koşullarda sterilize edilerek, steril ambalaj malzemesiyle paketlenerek elde edilmiş süt çeşidini oluşturmaktadır.
Yapılan araştırmalarda uzun ömürlü sütlerin doğal olmadığı için sağlıksız olduğu inancının çok yaygın olduğu düşünülmektedir. Bu inancın aksine uzun ömürlü sütler, çiğ sütlere göre daha sağlıklı sütlerdir. Sağlıklı süt tüketmek, UHT ve pastörizasyon yöntemleri mümkündür.” dedi.
Türkiye’nin süt ve süt ürünleri üretiminde dışarıya bağımlı bir ülke olmadığını dile getiren Çallı, “2015 yılındaki yaklaşık 19 milyon ton çiğ süt üretimi ile dünyanın 8. büyük süt üreticisi olan Türkiye; günden güne büyüyen ve gelişen, AB Gıda ve Veterinerlik Ofisi (FVO) raporlarında yer alan ifadeyle ‘yüksek standartlara sahip’ bir süt ve süt ürünleri sanayine sahiptir.” şeklinde konuştu.
Türkiye’de süt ve süt ürünleri üretimi yapan 135’den fazla firmayı çatısı altında toplayan Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği’nin (ASÜD) en temel önceliğinin insan sağlığının korunması ve geliştirilmesi olduğunu kaydeden Başkan Çallı, “Gıda güvenliğinin sağlanmasında, dolayısıyla insan sağlığının korunmasında ve geliştirilmesinde ‘Ambalaj’ kilit rol oynar. Ambalajlı süt ve süt ürünleri, çiğ sütün elde edildiği hayvandan başlayarak tüketiciye ulaştırılıncaya kadar her safhada kontrol edilir. Üretimin her aşaması maksimum hijyen koşullarında gerçekleştirilir, ürünlerin besin değerleri ve kalitesi korunur. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından onay almış işletmelerde üretilen, ‘Kalite’ ve ‘Gıda Güvenliği’ denetiminden geçmiş ambalajlı süt ve süt ürünleri, insan sağlığına zararlı mikroorganizmalar içermez, muhafaza koşullarına uyulduğu takdirde son kullanma tarihine kadar tazeliğini korur.” dedi.
GIDAHATTI DERGİSİNİ ÜCRETSİZ İNDİRİN
(84)