Arkasında yatan motivasyon ne olursa olsun, uzun çalışmalar neticesinde AB yasalarıyla uyumlu hale gelen Türkiye ulusal gıda mevzuatı, Türkiye’yi yabancılar için cazip bir ticaret ortağı konumuna getiriyor. Bir diğer deyişle Türkiye piyasası, AB ile uyum süreci neticesinde elverişli çalışma koşulların sahip.
Gıda hijyeni, kontaminasyon, katkı maddeleri ve etiketlemeye ilişkin yasaların AB gıda mevzuatı ile uyumlu olmasını sağlamak amacıyla, 2011 yılından bu yana Türk Gıda Kodeksi’ne birçok yasa eklendi. Örneğin gıda tatlandırıcılarıyla ilgili yasalar, AB’nin Toplu Listesi ile tamamen uyumlu.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı halk sağlığına öncelik veriyor
Bilimsel danışmanlık ve mevzuat firması Leatherhead Food Research’te mevzuat danışmanı olan Gökay Şen, Mayıs 2016’da İstanbul’da düzenlenen Food Ingredients uluslararası gıda, yiyecek ve içecek fuarında konuştu. Gökay Şen’e göre Türkiye bazı alanlarda kendi uygulamalarını yürütüyor ve bu durum Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ’nın halk sağlığını korumaya yönelik mevzuat önlemlerini almaktan çekinmediğini gösteriyor.
Gökay Şen, “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, gıda endüstrisi ve farklı birliklerle yakın bir şekilde çalışsa da, kararların halen tüketicilerin tarafında olduğunu ve kamu sağlığının her zaman öncelikli olduğunu görüyoruz. Ancak, gıda güvenliği ve halk sağlığı ve AB ülkelerinin bir önceliği ve bu nedenle söz konusu 2 ülkeyi karşılaştırmak kolay olmasa da, Türkiye ve AB’nin benzer sorunlar karşısında farklı yaklaşımları beklediğini söyleyebilirim,” ifadelerini kullandı.
Zorunlu reformülasyon
Devlet 2012 yılında ekmek için azami tuz seviyesi zorunluluğunu uygulamaya koymuş ve bu konuda 12 aylık bir geçiş dönemi belirlemişti. Buna göre üreticiler, tuz seviyesinin %1,5 ile %2,0 arasında olacağı şekilde reformülasyon yapmak durumunda kalmıştı.
Bu değişiklik sonrasında, tuz seviyeleri, pastırma gibi kürlenmiş et ürünlerinde %7 ile %8,5 arasında, domates salçası ve püresinde %5 ile %14 arasında değişiyor.
Türkiye gıda piyasası iyi çalışma koşullarına sahip
Genel olarak bakıldığında, Avrupa Birliği ve Türkiye mevzuatı arasındaki benzerlikler, farklılıklardan daha çok. Bu da, yabancıların Türkiye’de girişim yapmasını kolay hale getiriyor.
Özellikle tatlandırıcı ve gıda katkı maddeleri başlıkları olmak üzere yatay mevzuatın büyük oranda uyumlu hale getirildiğini söyleyen Şen, etiketleme mevzuatının da kısa bir süre içinde uyumlu hale geleceği örneğini verdi.
Şen, Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki uyumlu hale gelme süreci sayesinde, karşılıklı ithalat ve ihracat sayısının iyi olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin 80 milyonluk nüfusunun yarısının 30 yaşın altında olduğu düşünüldüğünde, Batı ülkelerinden gelen yeni ürünleri denemeye yönelik ilginin piyasayı daha cazip hale getirdiği görülüyor.
Piyasa araştırma firması Euromonitor verileri de Türkiye’nin ihracat potansiyelini teyit ediyor.
Euromonitor gıda ve beslenme analisti Dimitrios Dimakakkos, Türkiye’nin ithal ürünlere gösterdiği ilginin son 5 yılda oldukça arttığını, bu trendin kentleşmeden kaynaklandığını söyledi. Dimakakkos’a göre Türkiye’deki kentsel nüfus 2009 ile 2014 yıllarında %11 arttı ve gelecekte de artması bekleniyor.
GIDAHATTI DERGİSİNİ ÜCRETSİZ İNDİRİN
(5)