Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkiye’nin tarım ürünlerinde üreticiyi koruyan bir yaklaşım içinde olduğunu belirterek, Avrupa’dan et ithalatının önünün açılması durumunda tüketicinin çok daha ucuz bir fiyata et alabileceğini ve Türkiye’deki et fiyatlarının çökeceğini kaydetti.
Bir televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bakan Nihat Zeybekci, Rusya Devlet Başkanlığı sözcülerinin ‘Türkiye ile ilişkilerimizi iyileştirmek istiyoruz’ şeklinde açıklamaları olduğunu belirtti.
Rusya’nın Türkiye’ye oranla söz konusu krizden daha çok etkilendiğinin altını çizen Zeybekci, beklentilerin negatif gidişin durması ve pozitife dönmesi olduğunu bildirdi.
“Pişman değiliz ama yaşanan sonuçtan üzgünüz”
Rusya ile Türkiye’nin birbirini tamamlayan iki ülke olduğunu dile getiren Zeybekci, “İnsan komşusunu seçemez” dedi ve ekledi: “Taraftan Rusya ile Türkiye’nin şöyle bir özelliği de var. Birinde olmayan her şey ötekinde var. Biz birbirimizi inanılmaz tamamlayan, birbirine inanılmaz bir şekilde birliktelikten kazançlı çıkacak iki ülkeden bahsediyoruz.”
Zeybekci, Rus uçağının düşürülmesi olayı ile ilgili “Pişman değiliz ama yaşanan sonuçtan üzgünüz” ifadelerini kullandı.
“İran bizim için birinci öncelikli ülkelerden bir tanesi”
Bakan Zeybekci, İran’a uygulanan ambargoların kaldırılmasının ardından bir anda İran’a bütün kapıların açılacağını düşünmenin doğru olmadığını belirterek, “İran belirli bir seviyeye geldiği zaman, İran bizim için de son derece önemli bir tüketim pazarı haline gelir. Yani orada şimdi satamadığınız birçok ürünü satar hale gelirsiniz ve bu hükümet döneminde İran bizim için birinci öncelikli ülkelerden bir tanesi” diye konuştu.
“Hür bir ülkenin imzalayacağı bir anlaşma değil”
Bakan Zeybekci, 1995 yılında imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması’nın bağımsız, hür bir ülkenin imzalayacağı bir anlaşma olmadığını vurgulayarak, Avrupa Birliği platformlarında anlaşmanın adil olmadığını defalarca vurguladıklarını kaydetti.
Zeybekci, şunları kaydetti:
“Gümrük Birliği bağı ile 20 yıldan beri bağlı olduğumuz Avrupa Birliği’nde maalesef bizim asimetrik dediğimiz ama bağımsız, hür bir ülkenin asla imzalamaması gereken bir anlaşmayı biz 1995 yılında imzalamışız. Eleştirmiyorum, o günün şartlarında belki doğru olan oydu. Ama şöyle bir organizasyon düşünün. Öyle bir ortaklık var ki sizin tek bir oy hakkınız bile yok. Gümrük Birliği böyle bir şey.
“Avrupa Birliği, senin ülkeni pazarlıyor”
Siz hiçbir şey söyleme hakkına sahip değilsiniz. Avrupa Birliği’nin aldığı tüm kararlara kayıtsız ve şartsız uymak zorundasınız. Daha kötüsü ne biliyor musunuz? Avrupa Birliği üçüncü ülkelerle imzaladığı Serbest Ticaret Anlaşması veyahut da benzeri anlaşmalara otomatik olarak siz kapınızı açarak kabul ediyorsunuz. Yani düşünün Avrupa Birliği seni satıyor, pazarlıyor seni, senin ülkeni pazarlıyor.
Bu kabul edilebilir bir şey değil. Şimdi 2014 yılının ocak ayında o günkü Başbakanımız, şimdiki Cumhurbaşkanımızla Avrupa Birliği’ne ziyarette orada biz bunu çok net bir dille anlattık. Bu Türkiye için kabul edilebilir ve sürdürülebilir değildir. Bu böyle devam ederse biz bunu Avrupa Birliği’yle Gümrük Birliği Anlaşmamızı tekrar gözden geçiririz, gerekirse tek taraflı askıya alırız’ diye söyledik.
Çünkü bir de yaklaşan tehdit var. Amerika ile Avrupa Birliği iki devasa ekonomi bir araya geldiğinde, Amerika Avrupa’dan elde ettiği tüm imtiyazların tamamını senden elde etmiş oluyor otomatik olarak. Siz Amerika’dan hiçbir şey talep edemiyorsunuz.
Tarım, gıda, kamu alımları ve yatırımlar
2015’in gecen sene 14 Mayıs günü, bir yıl önce Brüksel’de ortak bir deklarasyonla bir Türkiye’nin Gümrük Birliği konusunda, sadece Gümrük Birliği kapsamında, Avrupa Birliği’ndeki karar alma mekanizmalarında olması, iki; Avrupa Birliği’nin üçüncü ülkelerle imzalayacağı ve imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarında ve benzerlerinde Türkiye’nin otomatik olarak taraf olması, yani aynı hakları o ülkeden de elde etmesi, üç; ki bu da önemli, ekonomik anlamda Gümrük Birliği’nin kapsamı sadece sanayi ürünleri ile sınırlı.
Yeni biz onlarla mutabakatımızda, ki bunu gerçekleştireceğiz, hizmetler, tarım ve gıda, kamu alımları ve yatırımlar. Bu hizmetlerin ve kamu alımlarının iki ülke arasında Gümrük Birliği kapsamına alınmış olması şu demek; sizin firmalarınız artık Paris Belediyesi’nin veyahut da Brüksel Belediyesi’nin veyahut da diyelim ki Alman Frankfurt Belediyesi’nin bir satın alma ihalesine rahatlıkla girebilecek. Oradaki bir hizmet ihalesine girebilecek. Bu ekonomik anlamda tam bir entegrasyon demek”
“Avrupa’dan et geldiğinde Türkiye’de et fiyatları çöker”
Türkiye’nin tarım ürünlerinde üreticiyi koruyan bir yaklaşımda bulunduğunun altını çizen Zeybekci, Avrupa’dan et ithalatının önünün açılması durumunda tüketicinin çok daha ucuz bir fiyata et alabileceğini söyledi.
Türkiye’nin kendisine yetecek kadar et üretmesi gerektiğini belirten Zeybekci, “Türkiye olarak biz bir tercihte bulunuyoruz. Tarım ürünlerinde, gıdada, koruma duvarıyla Türkiye’deki üreticileri koruyoruz. Yoksa biz gayet iyi biliyoruz, Avrupa’da et Türkiye’den çok daha ucuz. Kapıları açtığınız anda Avrupa’dan Türkiye’ye belirli hassasiyetler dikkate alınarak et geldiği zaman Türkiye’deki et fiyatları çöker. Ama biz diğer taraftan da kendimize yetecek kadar eti üretmek zorundayız” şeklinde konuştu.
GIDAHATTI DERGİSİNİ ÜCRETSİZ İNDİRİN
(9)