İlk kez tarladan bir televizyon programına canlı yayın konuğu olarak katılan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, üreticinin pazara 50 kuruştan gönderdiği ürünün 2-3 liradan satılmasının sürdürülebilir olmadığına işaret etti. Çelik, bazı birlik ve odaların devletin verdiği desteklerin çoğuna el koyup üreticiden haraç kestiğini belirterek, “Kimse oturup Deli Dumrul gibi haraç kesmeye kalkmasın. Biz buna müsaade etmeyiz. Biz o düzenlemeyi yaptık. Üretici varsa, bakan, oda ve birlik de var” dedi.
Bakan Faruk Çelik, Bursa’nın Yenişehir ilçesine bağlı Yolören köyünde çiftçilerle bir araya geldi. Line TV’nin Bursa’da Tarım programına canlı yayın konuğu olan Çelik, tarımdaki sıkıntılara yönelik açıklamalarda bulundu.
Süt üretiminin 20 milyon tona yaklaştığını ifade eden Bakan Çelik, şunları kaydetti: “Üreticimiz bunu satma konusunda ciddi sıkıntı yaşıyor. Türkiye’de ilk kez Et ve Süt Kurumu devreye girdi. Sütü alarak süt tozuna dönüştürmeye başladı. Böylece üreticimizin imdadına yetişti. Çünkü çok daha hızlı aşağıya düşüşler vardı, onu engelledik.
‘Hayvan varlığı konusunda mücadele ediyoruz’
Etle ilgili başka bir sıkıntımız var. 2010 yılında yurt dışından ucuz et getirilmiş, burada 13-14 liraya verilmeye başlayınca yerli üretici 18 liraya mal ettiği için kendi hayvan varlığıyla rekabet etme şansı bulamamış, dolayısıyla biz hayvanlarımızı yoğun bir şekilde kestirmişiz.
Hayvanlar kesilince bu hayvan varlığını yerine oturtma konusunda mücadele ediyoruz. Bizim büyük baş hayvanımız 14 milyon adet. Bunun Türkiye’de 20 milyon olması gerekiyor. Bizim büyük baş hayvan varlığımızın 20 milyon civarında olması gerekiyor ki çarkı rahat döndürelim ama 14 milyon hayvan varlığımız var.
Küçükbaş hayvanımız 40 milyon adet. Bunun da 80 milyon olmaması için bir sebep yok. Bizim arazimiz daha çok küçükbaş hayvancılığa uygun. Yurt dışından besilik hayvan ithal etme gibi bir tabloyla karşı karşıya kaldık. Yoğun bir şekilde her yıl 400 bin hayvan Türkiye’ye besi için geliyor. Biz bu meselenin kökten çözümü için önce damızlığa çok önem veriyoruz.
‘Besicilik ne demek? Damızlıkçılık yapın!’
TİGEM arazileri, özel sektör. Herkese diyoruz ki damızlıkçılık yapın. Besicilik ne demek? Dışarıdan 12 aylık hayvanı getiriyorsun, 6 ay besliyorsun, kesime götürüyorsun. Yani istasyon gibi; bunun hayvancılığa bir faydası yok. Ben böyle olacağına kesimlik hayvan getirin diyorum, yani burada beslemeyelim.
Bizim yem sorunumuz var, yem pahalanıyor. O konuda da kesimlik hayvan getirmeyi daha doğru buluyorum. Bir taraftan da besi işi devam ediyor. İstiyoruz ki hayvanı kendimiz yetiştirelim, kendimiz besleyelim, kendimiz süt hayvancılığına gönderelim. Bizim fabrikayı kurmamız gerekiyor. Niye ülkeler fabrikalar kuruyorlar? Bu sütün ve etin de fabrikası. Hayvanı burada üreteceksiniz. Dışarıdan taşıma suyla değirmeni uzun süre döndürmek doğru değil”
“Deli Dumrul gibi haraç kesmeyin”
Birliklerin Deli Dumrul gibi haraç kesmemesi gerektiğini vurgulayan Çelik, şöyle konuştu: “Biz düzenlemeyi yaptık, yürürlüğe koyduk. Dedik ki yüzde 2 bu birliğin parası olacak. Bir koyun başı 25 lira veriyoruz, yüzde 2 ne yapıyor; 2.5 lira veya 5 lira. Bu para birliğe verilecek. Yüzde 2’si ama diğeri direk üreticiye verilecek.
Biz bugüne kadar desteklemeleri birliklere göndermişiz, birlik başkanı insaflı, merhametli ise güzel; mutlaka çoğu öyledir. Gerçekten bu hayvancılıkla ve tarımla meşgul olan vatandaş, ne kadar destek aldığını bilmiyor. Birliğe geliyor. Birlikten kendisine verilen para neyse o kadar. Biz bunu kaldırdık, bu olmaz dedik. Kim alın teri akıtıyorsa onun hakkını ona vermek gerekiyor. Biz bunu çiftçiye, üreticiye veriyoruz.
Ama birliği ve odaları mağdur etmek gibi, çiftçi örgütlerini mağdur etme gibi bir durumumuz yok. Bir damızlık koyuna 22 lira veriyorduk. Şimdi bu rakamı 25 liraya çıkardık. 22 lira veriyoruz. Siz buradan birlik olarak hayvan başına 2-3 lira alacaksanız, hayvan başına 2 lira alın ama bırakın 20 lirayı da üretici alsın. Çünkü dağ bayır o koşturuyor.
Siz buradan birlik olarak 5-6 lira keserseniz, 10 lira keserseniz, çünkü 10 lira kesilen yer de var; sen nesin ki? Sen koltukta oturuyorsun. Öbür adam binlerce hayvanı beslemek, bu ülkenin sofrasına koymak için mücadele ediyor.
Burada birlikler ve odalarla üreticiyi karşı karşıya getirecek maddi konuları aradan çıkarmak gerekiyor. Birlikler ve odalar işini yapacak. Vatandaş da kendi işini yapacak. Devlet de kime ne para veriyorsa, birliğe vereceğini verecek, üreticiye vereceğini verecek. Biz o düzenlemeyi yapmışız. Kimse oturup Deli Dumrul gibi haraç kesmeye kalkmasın. Biz buna müsaade etmeyiz. Üretici varsa bakan, oda ve birlik var.”
“Keyfi serbest piyasa anlayışı olmaz”
“Bir üretici 50 kuruşa pazara gönderdiği bir ürünü gidip pazarda 2-3 liraya görüyorsa bu sürdürülebilir bir şey değil” diyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Niye uğraşacaksın ki bunu ekmeye? Alırım, köyden birisinden doldururum kasalara, götürüp 2 liraya satarım. 1 lira ben kazanırım, üretici hiçbir şey kazanamaz. Kazanma imkanı varken ben niye uğraşayım? Bu çelişkiden kesinlikle çıkmamız gerekiyor.
Bu, Tarım Bakanlığı ile ilgili iç içe bir durum değil, biraz Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’yla ilgili. Fakat biz aynı hükümetiz. Hep beraber konuşuyoruz. Gereken kısıtlama varsa getirmemiz gerekiyor. Böyle bir keyfi serbest piyasa anlayışı olmaz. Ben dilediğimi yaparım olmaz.
Eli nasırlı insanın ekmeğini sen pazarda başka türlü değerlendiriyorsun, buna fırsat vermemiz gerekiyor. Pazarda da makul fiyat olması gerekiyor. Burada hak edilen fiyatın çiftçi tarafından alınması gerekiyor. Çetin bir alandır bu alan, ama mücadeleye girdik. Hep beraber bir düzenleme gerekiyor. Bir düzenleme yapacağız, buradaki keyfiliği ortadan kaldıracağız.”
GIDAHATTI DERGİSİNİ ÜCRETSİZ İNDİRİN
(11)