Avrupa Komisyonu geçtiğimiz hafta aldığı bir kararla, genetiği değiştirilmiş (GD) 3 soya fasulyesi türünün Avrupa Birliği içinde gıda ve yem amaçlı satışına izin verdi.
Avrupa Komisyonu tarafından verilen bu izinle, endüstrinin soya fasulyesi MON 87708 x MON 89788, MON 87705 x MON 89788 ve FG 72 ürünlerini ithal etmesinin yolu açıldı. Ancak bu izin sözü edilen ürünlerin Avrupa’da yetiştirilmesine olanak tanımıyor.
Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA), 2015 yılında genetiği değiştirilmiş 3 soya fasulyesi türü için olumlu bir bilimsel görüş yayınlamıştı. Bu GDO türleri, Daimi Komite ve Temyiz Komitesinde, AB üyesi 28 ülkeden ‘olumsuz görüş’ almıştı.
Söz konusu izinler 10 yıl boyunca geçerli olacak.
Avrupa Komisyonu tarafından yapılan açıklamada, “söz konusu GD soya fasulyesi türlerinden üretilecek tüm ürünler, AB’nin sıkı etiketleme ve izlenebilirlik kurallarına tabi olacak” ifadesine yer verildi.
‘GD soya fasulyesi onayı geç gelen bir karar’
Avrupa Biyoendüstri Birliği EuropaBio’da Tarım Biyoteknolojisi Direktörü olan Beat Späth, bu onayı memnuniyetle karşılasa da halen kaygılı olduğunu dile getiriyor.
Beat Späth, şu şekilde konuştu: “Komisyon’un soya fasulyesine verdiği onaydaki gecikme ve diğer konulardaki eylemleri, güvenli bilimsel prensiplere bağlılığı yansıtmıyor. Üstelik GD ticaretin faydalarının bariz olmasına rağmen bu durum yaşanıyor.
Avrupa Birliği, bitkisel protein ihtiyacının %80’inden fazlasını ithalat ile karşılıyor. Her yıl 34 milyon ton GD soya fasulyesi ithal ediyoruz. Bu yeni ürünlerin onayında yaşanan gecikmelerin, yem piyasası istikrarını olumsuz etkileyerek üreticilere milyonlarca avroluk zarar verdiği tahmin ediliyor.”
Yem piyasası Avrupa Birliği için önemli
Beat Späth, yem piyasasındaki istikrarın Avrupa Birliği için çok önemli olduğunun da altını çizdi.
Europabio halkla ilişkiler müdürü Pedro Narro, GD türlere onay vermenin, AB yasasını sürdürüp sürdürmeme meselesi olduğunu öne sürdü. Pedro Narro konuyla ilgili şu detayları verdi: “Açık bilimsel verilere rağmen AB üye ülkeleri, iznin onayı veya reddi yönünde nitelikli bir çoğunluğu sağlayamadı. Avrupa Komisyonu ise GDO yasal çerçevesi ve Temel Haklar Şartı nedeniyle uygulama konusunda bir karar vermek durumunda. Uygulamaya gelindiğinde, Komisyon’un izin vermekten başka bir seçeneği yoktu.”
(6)