Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesi hedefiyle her yıl düzenlenen ATC Konferansları’nın 35’incisi, 30 Ekim – 1 Kasım 2016 tarihleri arasında Washington’da gerçekleştirildi. Etkinliğin 2. gününde, ‘Türkiye’nin Gıda Endüstrisi’ndeki Trendler ve Fırsatlar’ başlıklı bir açık oturum düzenlendi. Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkan Vekili ve Nişasta ve Glikoz Üreticileri Derneği (NÜD) Yönetim Kurulu Başkanı Rint Akyüz oturumda moderatörlük yaptı. Oturuma USDA, Corn Refiners Association ve Sugar Association gibi kuruluşların yetkilileri konuşmacı olarak katıldı.
ATC 35. Ortak Yıllık Konferansı’nın gümüş sponsorları arasında, Türkiye’den Nişasta ve Glikoz Üreticileri Derneği (NÜD) de yer alıyor.
NÜD Başkanı Akyüz: ‘Gıda konusunda mevcut kısır döngüden çıkılmalı’
Rint Akyüz oturumu açarken gıdanın dünyayı beslemek için çok önemli olduğunu, gıda konusunda mevcut kısır döngüden çıkmak için başka bir yol bulunması gerektiğini söyledi.
Sağlıklı beslenmenin önemine de değinen Akyüz, sağlıklı beslenmeyi her şeyden makul miktarda yemek şeklinde tanımladı.
Akyüz “Bu konuda, hakkında oldukça fazla dezenformasyon olan şekerden bahsetmek istiyorum. Söz konusu dezenformasyonun insanları fazlaca etkilediğini görüyorum. Önce bunu düzeltmeliyiz. Şu anki amacımız bu.” sözleriyle açılış konuşmasını sürdürdü.
Akyüz daha sonra “Şimdi sözü USDA’dan Reed Blauer’e bırakmak istiyorum. Kendisi şeker konusunda oldukça bilgili birisi.” diyerek oturumu başlattı.
‘Küresel şeker tüketimi üretimi geride bırakacak’
Reed Blauer USDA’da Tarım Ekonomisti olarak görev yapan deneyimli bir isim.
Blauer, “USDA yılda 2 kez, Mayıs ve Kasım aylarında şeker piyasalarının küresel analizini yapıyor. Kasım ayındaki analiz henüz yayınlanmadığı için ben size burada Mayıs ayındaki analizi gösterebiliyorum.” diyerek katılımcılara bilgi verdi.
Analizden elde edilen verileri yorumlayan Blauer, “Bu analize göre küresel şeker tüketiminin, üretimi geride bırakacağını görüyoruz.” dedi.
Küresel şeker üretimini domine eden ülkeler olarak Brezilya ve Hindistan’a işaret eden Blauer, şekerin gıda dışındaki kullanımına da değindi.
Blauer küresel şeker rakamlarından bahsederek sözlerini tamamladı.
Daha sonra sözü Courtney Gaine aldı. Sugar Association (Şeker Birliği) CEO’su olan Gaine, önceden aynı kuruluşta bilimsel işler başkan yardımcısı olarak da görev yapmıştı.
‘Obezite oranları artarken şeker tüketimi düştü’
“Geride kalan 15 yılda, ABD’deki şeker tüketiminin nasıl değiştiğinden söz etmek istiyorum. Son 15 yılda ilave şeker tüketiminde ciddi bir düşüş olduğunu görüyoruz. ABD’deki bu düşüşün en önemli nedeni, gazlı içecek tüketimindeki düşüş.” diyerek konuşmasına başlayan Gaine, “ABD’deki ilave şekerlerin kaynağına baktığımızda, beslenmedeki ilave şekerin yarısına yakını, içeceklerden geliyor. Tatlılar ve atıştırmalık ürünlerin de önemli bir kaynak olduğu göz ardı edilmemeli.” diye devam etti.
Şekerin olumsuz etkisine dair çok sayıda olumsuz yorumun basına yansıdığını söyleyen Gaine, birtakım USDA verilerini katılımcılarla paylaştı.
Gaine “Verilere bakıldığında 2000’li yılların başından itibaren ilave şeker tüketiminin düştüğü, obezite oranlarının ise arttığı görülüyor. Buradan da, şekerin obeziteye neden olan esas unsur olmadığı anlaşılıyor.” diyerek verileri yorumladı.
Konuşmasının sonuna doğru ABD’de gündemde olan bir gıda etiketi tartışmasına değinen Gaine, “Bilimsel kanıtlar, ilave şekerin belirli bir sağlık etkisine yol açmadığını gösteriyor. ABD’deki şeker karşıtı hareketleri bir deney olarak görüyorum. Bana göre yetkililer, ülkedeki obezite sorununa karşı böyle bir deneme yapma niyetinde.” diyerek sözü diğer katılımcı John Bode’a bıraktı.
Corn Refiners Association Başkanı ve CEO’su olan Bode, bir avukat ve lobici olarak oldukça deneyimli bir isim.
‘Beslenme konusunda tek bir bileşene odaklanmak doğru değil’
John Bode şunları söyleyerek konuşmasına başladı: “Gıda konusundaki tüm önemli strateji uzmanları, kaynak kıtlığından söz ediyor. Bu kaynak kıtlığının dünyanın birçok yerine inkar edildiğini görüyoruz. Bu, ciddiye alınması gereken bir konu. Courtney Gaine ile benzer şekilde, ABD’deki Nutrition Facts Label konusundan söz etmek istiyorum.
Bu süreçte ilave şekerlerden ayrı olarak söz edilecek olması en önemli değişiklik. Bu süreçte, tüketici algısı konusunda yeterince araştırma yapmadığı için FDA’yı eleştiriyorum. Buradaki amaç üreticileri reformülasyon yapmaya sevketmek. FDA da bu amaç konusunda oldukça şeffaftı.”
Artan nüfusla birlikte, şeker gibi gıda ürünlerine yönelik talebin tüm zamanların en yüksek seviyesine çıkabileceğini söyleyen Bode, beslenme konusunda tek bir bileşene odaklanmanın doğru olmadığını öne sürdü.
Bode, “Tek bileşen yaklaşımı eskiden tek bileşen olarak yağa odaklanıyordu. Bir dönem çok sayıda yağı azaltılmış, ancak kalori miktarı aynı olan ürün piyasaya sürüldü. Tüketiciler bu ürünleri sağlıklı olarak algıladığı için ölçüsüzce tüketebileceğini düşündü. Bu nedenle de sözü edilen ürünler amacına hizmet edemedi. Bugün, tek bileşen yaklaşımının hedefinde şeker olduğunu sıkça görüyoruz.
40 yıl öncesine kıyasla, Amerikanlar günde 474 kalori daha fazla alıyor. Geçmişe kıyasla, obezitenin de yaygın hale gelmiş olduğu somut bir gerçek. Peki şekerin buradaki rolü sizce ne kadar? Şekerin bu kalori artışındaki katkısı %7. Yani, kalori alımındaki artışın yalnızca şekerden kaynaklandığını söylemek çok büyük bir hata.
Burada söylemek istediğim şu. Obeziteye karşı izlenebilecek en etkili yaklaşım, ölçülü olmak. Tek bileşen yaklaşımının halk sağlığı, ekonomi ve beslenme biliminin güvenilirliği için zararlı olduğunu düşünüyorum.” diyerek sözlerini tamamladı.
(3)