Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Raporu’nda, Türkiye’nin müzakere sürecini hızlandırmak için “Müzakere başlıkları açılış kriterlerini yerine getirme yönünde ilerleme sağlamalı; Müzakere Çerçeve Belgesi kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmeli; AB’ye karşı taahhütlerine bağlı kalmalıdır” denildi.
AB Komisyonu 2016 Türkiye Raporu’nu 9 Kasım’da yayınladı.
Türkiye-AB katılım sürecinde son duruma ilişkin ayrıntılara yer verilen raporda, 2005 yılında başlayan katılım müzakereleri sürecinde şimdiye kadar 16 başlığın müzakerelere açıldığı, bir başlığın geçici olarak kapatıldığı hatırlatıldı. Raporda, üye ülkelerin yaklaşımlarından bağımsız olarak 15 No’lu Enerji, 26 No’lu Eğitim ve Kültür, 31 No’lu Dış İlişkiler, Güvenlik ve Savunma konulu başlıklara ilişkin hazırlık belgelerinin AB Konseyi’ne sunulduğu, 23 No’lu Yargı ve Temel Haklar ve 24 No’lu Adalet, Özgürlük ve Güvenlik konulu başlıkların da hazırlık belgelerinin tamamlanmak üzere olduğu kaydedildi.
Müzakere sürecini hızlandırmak için…
AB Komisyonu Raporu’nda, Türkiye’nin müzakere sürecini hızlandırmak için müzakere başlıkları açılış kriterlerini yerine getirme yönünde ilerleme sağlaması, Müzakere Çerçeve Belgesi kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmesi ve AB’ye karşı taahhütlerine bağlı kalması gerektiği vurgulandı.
Türkiye ve AB’nin katılım müzakerelerini destekleyici ve tamamlayıcı olarak ortak fayda alanlarında diyalog ve işbirliğini geliştirmeye devam ettiği, bu sürecin en üst düzey ziyaretlerle desteklendiği ifade edilen raporda, Vize Serbestleştirilmesi Yol Haritası kriterlerinin yerine getirilmesi yönünde çalışmaların hızlandırıldığı, vizenin Türkiye’nin tüm kriterleri yerine getirmesini takiben kaldırılacağının altı çizildi.
Enerji, ekonomi ve ticaret alanında AB – Türkiye işbirliği üst düzey diyalog dâhil olmak üzere gelişmeye devam ettiği, Gümrük Birliği Anlaşması’nın modernizasyonu ve genişletilmesi müzakereleri için hazırlıklarda ilerleme sağlandığı belirtilen Rapordan bazı bölümler şöyle:
“Siyasi kriterlere ilişkin olarak, darbe girişimi öncesi TBMM, Hükümet tarafından 2016 yılı için belirlenmiş olan iddialı reform eylem planı ve Vize Serbestleştirilmesi Yol Haritasına ilişkin yasal düzenlemeleri hayata geçirmek üzere yoğun bir yasama gündemi yürütmüştür. Öte yandan veri koruma kanunu gibi kabul edilen bazı yasal düzenlemeler, hukukun üstünlüğü ve temel haklar konusunda Avrupa standartları ile uyum teşkil etmemektedir.
Türkiye’nin kamu yönetimi reformu alanındaki hazırlıkları orta derecededir. Özellikle darbe girişimi sonrasında kamu hizmetleri ve insan kaynakları açısından geriye gidiş olmuştur.
Türk yargı sisteminin hazırlık düzeyi düşüktür. Özellikle bağımsız yargı konusunda son yıllarda gerileme vardır. Yüksek mahkemelerin yapı ve üyeliklerinde yapılan geniş çaplı değişiklikler Avrupa standartları ile uyumsuzdur.
“Yolsuzluk yaygın ve ciddi bir sorun”
Yolsuzlukla mücadele alanındaki hazırlıklar belirli bir düzeydedir. Yolsuzluk birçok alanda yaygın ve ciddi bir sorun olmaya devam etmektedir. Yolsuzlukla mücadeleye ilişkin yeni strateji ileri yönde atılmış olmakla birlikte kapsam açısından sınırlı bir adımdır. Yasal çerçevede önemli boşluklar vardır.İcra erkinin kamuoyunda bilinirliği yüksek yolsuzluk vakalarına yönelik soruşturmalar üzerindeki etkisi ‘çok önemli bir kaygı’ kaynağıdır.
Türkiye’nin örgütlü suçlarla mücadelede belirli düzeyde bir hazırlığı vardır. Kurumsal kapasite artmış, yeni strateji ve eylem planları kabul edilmiştir. Bununla birlikte nihai hüküm verileri ve diğer göstergeler hakkındaki istatistikler mevcut değildir. Mali soruşturmalara başvuru yetersizdir. Malvarlıklarına tedbir konulması ender uygulanmaktadır ve el konulan varlık miktarı düşüktür.
Terörün finansmanıyla mücadele konusunda kapsamlı bir yasal çerçeve vardır. Terörle mücadele yasasının kapsam ve tanımlamaları AB müktesebatıyla uyumsuzdur ve uygulamalar ciddi temel hak kaygıları yaratmaktadır. Terörle mücadele kapasitesi düşürülmeden, terörle mücadele ve ceza mevzuatı AİHM içtihadıyla uyumlu hale getirilmelidir. Yasanın uygulanmasında oransallık ilkesi gözetilmelidir.
Türkiye’nin yasal çerçevesi insan hakları ve temel haklar konusunda temel güvenceler içermektedir; fakat gelişmelidir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM içtihadı ile uyumluluk henüz sağlanmamıştır. Darbe girişiminin ertesinde işkence, kötü muamele ve usul hakları konusunda ihlaller raporlanmıştır. Tüm önlemler insan hakları ve orantılılık ilkesi ile uyumlu olmalıdır. Yeni İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu doğru yönde bir adımdır. Birçok ayrımcılık türüne yönelik düzenlemeler içermekle birlikte cinsel yönelimler konusunu kapsamamaktadır. Bu konuda özel bir yasal düzenleme gerekmektedir. Söz konusu yasanın öngördüğü kurum henüz hayata geçirilmemiştir. Yardıma en muhtaç grup ve kişilerin ait olduğu azınlıkların hakları korunmalıdır.
Geçtiğimiz yıl içerisinde ifade özgürlüğü konusunda ciddi bir gerileme olmuştur. Özellikle milli güvenlik ve terörle mücadele düzenlemeleri olmak üzere hukukun keyfi ve seçici uygulanması ifade özgürlüğüne olumsuz etkide bulunmaktadır. Gazetecilere, yazarlara ve sosyal medya kullanıcılarına karşı sürmekte olan ve yeni ceza davaları, akreditasyonların geri çekilmesi, çok sayıda gazetecinin tutuklanması ve de medya kuruluşlarının kapatılması Temmuz darbe girişimi sonrasında ciddi kaygılara neden olmaktadır.
Ayrıca toplanma özgürlüğü de yasal olarak ve uygulamada ileri derecede kısıtlanmaya devam edilmektedir.
Kıbrıs konusu
Türkiye, Kıbrıs’ta iki toplumun liderleri arasında barış görüşmeleri ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Özel Danışmanı’nın çabalarına desteğini ifade etmeye devam etmektedir.
Türkiye, Aralık 2006 ve Aralık 2010 Konsey kararları uyarınca Ek Protokol’den doğan yükümlülüklerini yerine getirme konusunda hiçbir ilerleme kaydetmemiş ve doğrudan ulaşım hatlarındaki kısıtlamalar dâhil olmak üzere malların serbest dolaşımı önündeki engelleri kaldırmamıştır.
Türkiye, G. Kıbrıs ile ikili ilişkilerini normalleştirme yönünde bir ilerleme kaydetmemiştir.
Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Anlaşması ile uyum içerisinde kayıtsız şartsız iyi komşuluk ilişkileri ve gerektiğinde Uluslararası Adalet Divanı’na başvurulması da dâhil sorunların barışçıl çözümüne bağlılık göstermesi gerekmektedir.
Türk ekonomisi
Türk ekonomisi gelişmiştir ve işleyen bir piyasa ekonomisi durumundadır. Fakat yüksek dış açık Türk ekonomisini mali belirsizlik, küresel yatırımcıların algılarına ve siyasi risklere karşı zafiyet içinde bırakmaktadır.
Merkez Bankası faiz oranlarını indirmiştir, fakat enflasyon resmi hedefin çok üzerinde kalmıştır.
Önde gelen medya, iş insanları ve siyasi muhaliflere karşı vergi ve finansal suçlar otoriteleri ve mahkemelerin devreye sokulması nedeniyle iş ortamı bozulmaya devam etmiştir.
Mallar, hizmetler ve işgücü piyasalarının etkin işleyişi için yapısal reform uygulamalarında gerileme vardır.
Türkiye’nin AB piyasa güçleri ve rekabet baskısıyla başa çıkabilme kapasitesi yönünde hazırlıkları iyi düzeydedir.
Enerji sektöründe serbestleşme başta olmak üzere bazı ilerlemeler olmuştur. Bir başka sorun Türk Lirası’nın reel değer artışının ekonominin fiyat rekabetini azaltmasıdır.
AB üyeliğinin gerekliliklerini yerine getirme yeterliliğine ilişkin olarak, Türkiye AB müktesebatıyla uyumlaşmaya devam etmiştir. Vize serbestleştirilmesi ilgili çalışmalar dışında, diğer çabalar yavaş seyretmiştir.
Şirketler hukuku, Trans-Avrupa Ağları, bilim ve araştırma alanlarında müktesebat uyumu ileri düzeydedir.
Malların serbest dolaşımı, fikri mülkiyet hukuku, mali hizmetler, işletme ve sanayi politikası, tüketici hakları ve sağlık, gümrük birliği, dış ilişkiler ve mali denetim alanlarında iyi düzeyde ilerleme kaydedilmiştir.
Kamu alımları alanında hazırlıklar orta düzeydedir ve müktesebat uyumunda önemli eksiklikler vardır.
İstatistikler ve ulaşım politikası alanında hazırlıklar orta düzeydedir.
Çevre ve iklim değişikliği alanlarında belirli bir hazırlık vardır; fakat daha iddialı ve eşgüdümlü politikalar uygulanmalıdır.
Birçok alanda AB müktesebatıyla tam uyum için önemli ilerleme sağlanması gerekmektedir.”
“Rapor, yapıcı ve yol göstermekten uzak bir belge”
AB Komisyonu 2016 Yılı Türkiye Raporu’nu değerlendiren Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Raporun, ülkemizin Avrupa Birliği (AB) sürecinin ve reform çalışmalarının ilerlemesinde yapıcı ve yol gösterici bir rol üstlenmekten çok uzak bir belge olduğunu ifade etti. Türkiye ile AB arasında yeni köprüler kurma ve diyalog mekanizmalarını güçlendirmenin önemini vurgulayan Çelik, AB’yi katılım müzakerelerine hız vermeye ve somut işbirliği alanlarında ilerleme kaydetmeye davet etti.
(8)