CNN Türk’te Gündem Özel programında konuşan Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Sekreteri İlknur Menlik, ‘E’ kodlu katkı maddelerinin AB onaylı ve Türkiye’de Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından regüle edildiğini belirtti. Menlik, prosesten geçmemiş ve kendi içinde onay mekanizmasına tabi olmamış katkı maddelerinin sanayide kullanılmadığını bildirdi.
CNN Türk’te yayınlanan Gündem Özel programında “Gıda Güvenliği” konusu tartışıldı. Programa, Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Sekreteri İlknur Menlik, Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner, Toksikoloji Uzmanı Prof.Dr. Ali Esat Karakaya, İstanbul Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Atalık ve Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Yavuz Dizdar katıldı.
‘E’ kodlu katkı maddeleri
‘E’ kodlu katkı maddelerinin sağlığa olan etkilerinin konuşulduğu programda, Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Sekreteri İlknur Menlik, “’E’ kodlu katkı maddelerinin aslında bir terminoloji. Bu gıda katkı maddeleri dediğimiz ürünler kimsenin kafasına göre ürettiği ve kullandığı ürünler değil” dedi.
İlknur Menlik, gıda katkı maddelerinin dünyanın çok farklı üniversitelerinde, farklı bilimsel araştırmalar sonucunda regüle edilerek gıda endüstrisinde yer aldığına dikkat çekerek, prosesten geçmemiş ve kendi içinde onay mekanizmasına tabi olmamış katkı maddelerinin sanayide kullanılmadığını bildirdi.
Söz konusu katkı maddelerinin içerisinde kaliteyi artıran, ürünün güvenliğini sağlayan, tüketicinin damak tadına hitap eden çok farklı fonksiyonlar bulunduğuna işaret eden Menlik, gıda sanayinde katkı maddelerinin kullanılmasının bir gereklilik ve zorunluluk olduğunu ifade etti.
Ürün kategorisine göre katkı maddelerinin kullanımı
Ürünün kategorisine göre katkı maddelerinin kullanıldığını dile getiren Menlik, şunları kaydetti:
“Sütte herhangi bir katkı maddesi yoktur. Konservede ve salçada kullanılabiliyor. Bunlar AB onaylı ve ülkemizde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından regüle edilen ve bu çerçevede endüstrinin kullandığı ürünler. Bunlar tüketicinin sağlığını korumaya ve gıda güvenliğini tesis etmeye yönelik gelişmeler.
Gıda endüstrisi, Türkiye’nin açık ara ihracat yapan bir sektörü. Dünyanın dört bir yanına ihracat yapacaksınız, binlerce kişinin tüketimine sunacaksınız. Türkiye’de yıl boyunca milyonlarca insana tedarik sağlıyorsunuz. Bölge coğrafyası ihracatında bir milyar insana ulaşıyorsunuz. Bu gıdaları güvensiz ilan etmek ciddi bir haksızlık olur diye düşünüyorum.
Teknolojik gelişmeler nedeniyle denetimler daha da sıklaştı. Katkı maddesini herkesin anlayacağı şekilde tanımlamak gerekiyor. Katkı maddesi, üretim ve işleme aşamalarında, gıdayı korumaya ve stabilize etmeye yönelik gıdaya konulan maddeler. Bunlar şöyle sınıflandırılıyor: Raf ömrünü uzatan katkı maddeleri, kaliteyi artıran katkı maddeleri, beslenme değerini düzenleyen katkı maddeleri ve işlem yardımcı katkı maddeleri. Bunların hepsini aynı kefeye koyup, katkı maddeleri kötüdür demek çok doğru değil.”
Ambalajlı ürünlerde ‘katkısızdır’ ibaresi
Ambalajlı ürünlerin üzerinde yer alan ‘katkısızdır’ ibaresinin sorulması üzerine Menlik, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Gıda endüstrisi, ambalajlama ve tüketici iletişiminde, tüketici beklentilerine maksimum düzeyde cevap vermeye çalışıyor. Tüketici ürünün içeriğinde katkı maddesi yoksa bunu açık bir şekilde ürün paketinin üzerinde okumak istiyor. Ambalaj tüketicinin ürüne dair bilgi aldığı en önemli platform. ‘Katksız’ ibaresini açık bir şekilde yazıyor olmak, endüstrinin kendini ifade edebilmek için geliştirdiği bir iletişim aracı. Meyve suyu endüstrisine baktığımızda, üzerinde yüzde yüz elma suyu yazan bir ürün meyveyle eşdeğerdir. Meyve suyu kategorimiz, açık ara ihracatçı olabildiğimiz birkaç nadir kategorimizden biridir. Bir gıdanın güvenli olmasıyla, tüketim miktarına bağlı vücutta oluşacak zaralar farklı kavramlar.”
Ev ortamında kullanılan katkı maddeleri
Ahmet Atalık ise dünyanın kimya üzerine kurulduğunu belirterek, gıda katkı maddelerinin doğal olarak elde edilen katkı maddeleri, doğala özdeş olarak üretilen katkı maddeleri ve yapay katkı maddeleri şeklinde sıralanabileceğini kaydetti. En önemli katkı maddesinin tuz olduğunu dile getiren Atalık, gıdada tüketim miktarının önemine işaret etti.
Dr. Yavuz Dizdar, ambalajlı üründe katkı maddelerine ihtiyaç olduğunu vurgularken, Prof.Dr. Ali Esat Karakaya ise “Kimse aklına göre bir katkı maddesi kullanamaz. Hiçbir devlet kendi halkının sağlığını endüstri için tehlikeye atmaz. Atsa dahi hukuk sisteminin çok iyi çalıştığı ülkeler var ve bu durumun peşine düşerler. Teknoloji inanılmaz bir şekilde gelişiyor. Bu nedenle eskiden yapılan hataların yapılması ihtimali çok çok az. Eleğin arası daha da sıklaştı” ifadelerini kullandı.
Gıdalardaki ‘E’ kodlu maddelerin her birinin belli kontrollerden geçtiğini vurgulayan Samim Saner, merdiven altı üretilen gıdalardaki büyük tehlikeye dikkat çekti. Saner, tüketicilerin ev ortamında hazırladığı birçok gıdada katkı maddesi kullandığını belirterek, limon tuzu, kabartma tozu gibi kıvam artırıcı maddelerin sıklıkla kullanıldığını kaydetti. Saner ayrıca, Türkiye’de domuz menşeili olan hiçbir katkı maddesinin kullanılmadığını ifade etti.
(4)