Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkiye’nin asla 2 haneli enflasyon rakamı görülmeyeceğini belirtti. Zeybekci ayrıca, Türkiye’nin gıda fiyatlarındaki oynaklığa bakıldığında dünyada bir numara olduğunu ifade etti.
Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’na konuk olan Zeybekci, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Dünyada geçen yıl ilk kez küresel ticaretin, küresel büyümenin yarı yarıya altında gerçekleştiğini ifade eden Zeybekci, daha önceki dönemlerde küresel ticaretin daha hızlı büyüyerek küresel büyümeyi yukarıya doğru çektiğini dile getirdi.
Türkiye’nin böyle bir ortamda 27 çeyreğin ardından ilk kez 2016’nın üçüncü çeyreğinde daraldığını anımsatan Zeybekci, “Son iki yıllık dönemde ihracat, büyümeye hiç olumlu katkı vermedi. İhracatımız, 2016 Ekim’de yüzde 3’ler seviyesinde, kasımda yüzde 9,7, aralıkta 9,3 olarak, son 3-4 yıldan beri ilk defa yukarıa doğru yükselişe geçti.” ifadesini kullandı.
“Endişeye gerek yok”
Bu yılın ocak ayında ihracatın bir önceki aya göre daha iyi performans gösterdiğinin görüleceğini kaydeden Zeybekci, “2017’de gerek kurda gerek büyümede iyi bir performansın gelmesini bekliyoruz. Bu konularda endişeye gerek yok.” diye konuştu.
Türkiye’nin büyüme, bütçe açığı gibi konularda iyi durumda olduğunu, cari açık konusunda da her şeye rağmen 2016’da bir önceki yıla göre daha iyi bir konumda bulunduğunu anlatan Zeybekci, enflasyonda ise aralık ayı verilerinin, hedeflediklerinin dışında gerçekleştiğini, bunda kurun ve enflasyon ölçümlemesinin de etkisinin bulunduğunu ifade etti.
“İşsizlik rakamını düşüremiyoruz. Çünkü… “
İstihdam konusuna da değinen Zeybekci, “Türkiye yüzde 4 civarında ve altında büyürse işsizlikte geri gidiyor demektir. Türkiye’nin işsizlikte olduğu seviyeyi koruyabilmesi için yüzde 4’ün üzerinde büyümesi gerekiyor, aşağı düşürebilmesi için de ortalama yüzde 5-6,5 büyümesi gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Hükümet olarak 2008 krizinden sonraki dönemde 7 milyonun üzerinde vatandaşa iş olanağı sağladıklarını anlatan Zeybekci, “Ama işsizlik rakamını düşüremiyoruz. Çünkü yüzde 5 ve üzerinde büyüme zorunluluğumuz var.” ifadelerini kullandı.
Enflasyon sepeti
Türkiye’nin gıda fiyatlarındaki oynaklığa bakıldığında dünyada bir numara olduğunu belirten Zeybekci, şöyle devam etti:
“Buna rağmen birçok ülkeye göre enflasyon sepetindeki, alkolsüz içecekler artı gıdanın ağırlığı fazla. Hem enflasyon sepetindeki ağırlığınız fazla olacak hem de gıda fiyatları oynaklığın da dünyada bir numara olacaksınız. Bu çarpan etkisini koyduğunuz zaman, Türkiye’ye haksızlık var burada. Kendi elimizle enflasyonla ilgili hesaplama yönteminden dolayı Türkiye’ye ekonomik olarak yük gelmesi durumu var. Ben buna dikkat çekmek için bunları söylüyorum. Yoksa ucuzca, basitçe, ‘işte şurasını oynatırsak, enflasyon şundan’… Uyguladığımız formülasyonda çıkan sonuç aklımıza aykırıysa bunu sorgulamak lazım.”
“Enflasyonla mücadelede iki yöntem var”
Enflasyonla mücadelede iki yöntem bulunduğunun altını çizen Zeybekci, şunları kaydetti:
“Birincisi kolay olan ve bize alıştırılan yöntem. Yani talebi kısmak. Bunu yapmak için de faizler yükseltilebilir ama bu yöntem enflasyonu yaratan yöntemdir. Yatırımlar ve üretim de düşer, arzı artırmamış olursunuz. İkinci yöntem ise arzı artırmaktır çünkü asıl problem talebin fazlalığı değil arzın azlığıdır. Enflasyonla kalıcı ve başarılı mücadele de budur. Bunun içinde yatırımcının, üreticinin, özel sektörün piyasada paraya daha ucuz, bol, rahat ulaşabilir hale gelmesidir.”
Türkiye’nin asla 2 haneli enflasyon rakamı görmeyeceğini belirten Zeybekci, “Şu andaki seviyenin en önemli etkilerinden birisi kurdaki oynaklıktan kaynaklanan geçici durum. Kur bunu bir kere yapar, devamlı böyle enflasyonu tetiklemez. Arttığı anda seviyeyle ilgili bir nokta oluşur, sonra baz etkisini yavaşça kaybeder ve tekrar istediğimiz yere doğru hızlıca gelir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Türk bankacılık sistemi AB’deki 28 ülkenin 23-24’ünden daha iyi”
Zeybekci, uluslararası derecelendirme kuruluşlarının Türkiye ekonomisine yönelik değerlendirmelerine ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
“S&P’yi, Moody’s’i, Fitch’i veya Japon değerlendirme kuruluşlarını, ‘Yok bunları tanımıyorum’ demek mümkün değil. Bunlar, dünya finans piyasalarının gösterge, referans olarak aldıkları kuruluşlar. Bu kuruluşlar bazen yeterli çalışma yapmadan, farklı saiklerle hareket edebiliyorlar. 18 Temmuz günü sabahı, sorarlar adama ‘Ne zaman çalıştın, değerlendirmede, incelemede bulundun da S&P olarak Türkiye’nin kredi notunu düşürmek gibi bir noktaya geldin?’ Her şeye rağmen Türk bankacılık sistemi tüm kriterlere göre baktığımız zaman AB’deki 28 ülkenin 23-24’ünden daha iyi durumda. Bu durumda kalkıp da bankacılık sisteminde zorlanmalar olabileceğini söylemek… Deniyor, acaba neresinden attığımız taş cam kırar diye. Bunu ben gerekçesiz, tabansız, zamansız olarak görüyorum.
Bizim kredi derecelendirme kuruluşlarının açıklamalarına bakmaksızın almamız gereken mesafeler ve yollar var. Birçok alandaki reformlarımıza, yolumuza ve büyümemize devam edeceğiz. ‘Küstüm ben sizle oynamıyorum, sizi takmıyorum’ diyemezsiniz. Eğer global bir ekonomiyseniz, oyunu onların kuralları belirliyorsa ona göre oynamak zorundayız. Edilgen bir ekonomi değil etken bir ekonomi noktasında, dünyanın 16. büyük ekonomisi olarak da olmamız gereken yerde, durmamız gereken şekilde bir duruşumuz da var artık. Ay sonunda Fitch’in şöyle yapacağı, böyle yapacağı… Ne yaparlarsa yapacaklar ama Türk ekonomisi de gereğini yapacak.”
(5)