Türkiye’nin 2016 yılındaki taze meyve, sebze ihracatı, bir önceki yıla göre yüzde 5 gerilerken, bu ürünlerin işlenmesinden elde edilen gıda mamullerinin ihracatı arttı. Buna göre, konserve, meyve suyu ve domates salçası gibi gıda ürünlerinin ihracatı bir önceki yıla göre 11 milyon dolar artarak 1 milyar 323 milyon dolara yükseldi.
AA muhabirinin Ege İhracatçı Birlikleri verilerinden derlediği bilgiye göre, gıda ürünleri ihracatında geleneksel yaş meyve, sebze ihracatı geçen yıl başta Rusya’nın Türkiye’ye uyguladığı yaş meyve, sebze ithalatı kısıtlaması nedeniyle düştü. Bu ürünleri işleyerek, salça, konserve, sos, meyve suyu yapan ihracatçılar ise yılı kayıpsız kapattı.
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Rıza Seyyar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sebze, meyve mamulleri ihracatının, istikrarlı hedef pazarlara sahip olduğu için arttığını belirtti.
Yaş meyve, sebze ihracatının Rusya’nın geçen yıl Türkiye’ye özellikle domates ve narenciyede kısıtlama getirmesiyle azaldığına işaret eden Seyyar, işlenmiş gıda ihracatında ise Almanya, Irak, ABD, Hollanda, İngiltere ve İtalya gibi “oturmuş pazarların” öne çıktığını, bu yüzden işlenmiş ihracatçısının sezonu rahat geçirdiğini ifade etti.
Turşu ihracatı 172 milyon dolara çıktı
Seyyar, 2016’da başta salça, konserve, turşu ve meyve suyu türlerinde, bir önceki yıla göre ciddi artışlar yaşandığına dikkati çekerek, “Mamuldeki artış, Avrupa, Uzakdoğu ve ABD pazarlarındaki artışlardan kaynaklandı. Bu 3 ana pazardaki hareketlilik bu artışı getirdi. Mamul ihracatı Rusya’ya değil, Avrupa, Avustralya, Japonya, ABD gibi daha sakin pazarlara yapılıyor. Dolayısıyla oralarda çok dalgalanma ile karşılaşmıyoruz. Turşu grubunda ihracat 156 milyon dolardan 172 milyon dolara çıktı. Başta salça, mamul grubunun tamamında, özellikle konserve ve şekerleme grubunda önemli artış var.” diye konuştu.
“Mamul ihracatı, ciddi oranda katma değer sağlıyor”
Taze meyve-sebze yerine bunların mamullerinin ihracatından ülke ekonomisi açısından daha avantajlı olduğunu savunan Seyyar, şunları kaydetti:
“Mamul ihracatı, ciddi oranda katma değer sağlıyor. Taze tüketimde zincire baktığınızda çok fazla istihdam ve katma değer göremiyorsunuz. Yaş ürünlerde tarladan aldığınız ürünleri, bir işletmede seçip, paketleyip, ihraç ediyorsunuz. Bu işlemeye kalktığınızda ise 12 ay boyunca süren bir sanayi süreci var. Önemli oranda enerji, işçilik ve vergi giderlerimiz var. Daha fazla alana ve lojistik gibi giderleriniz oluyor. Mamul üretimi şişesi, kavanozu dediğinizde belli bir entegrasyonu ifade ediyor. Ancak işlenip satılınca kilogram başı ihracat değeri artıyor. Türkiye’nin artık taze satıcı olmaktan kurtulup mamul ihracatıyla anılması gerekiyor.”
(18)