Tarımın ayrılmaz parçası olan hayvancılığın en önemli ayağının süt hayvancılığı olduğunu belirten Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, “Süt sektörü, hayvancılıktaki yüzde 39 payı ve 24,3 milyar liralık üretim değeriyle, ülkemiz için vazgeçilmez bir konumda” dedi.
21 Mayıs Dünya Süt Günü dolayısıyla yazılı bir açıklama yapan TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, insan sağlığı için çok önemli olan sütün, hayvancılık sektörünün de lokomotif ürünü olduğunu söyledi. Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Özellikle büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi, kırmızı et üretiminde sıkıntı yaşanmaması, ancak sütün istikrarlı, yeterli ve güvenceli bir pazara sahip olmasıyla mümkündür. Böyle bir pazarın oluşması ise ancak istikrarlı bir tüketim ve buna bağlı bir üretimle sağlanabilir.
Süt sektörü rakamları
Sütte üretim hızla artıyor. 2011 yılında 15,1 milyon ton olan süt üretimi, 2015 yılında 18,7 milyon çıkmış, 2016 yılında 18,5 milyon tona inmiştir.
Üretim artışı ve verilen teşviklerle birlikte sanayiye aktarılan süt miktarı da artıyor. 2011 yılında 7 milyon 77 bin ton olan sanayiye aktarılan inek sütü miktarı, 2016 yılında 9 milyon 214 bin tona yükseldi.
Sektör önemli miktarda ihracat da gerçekleştiriyor. Dünyada birçok ülkeye süt ve süt ürünleri ihracatı yapılıyor. 2013 yılında 282 milyon dolar olan süt ve süt ürünleri ihracatı, 2015 yılında 271 milyon dolara gerilemiş de olsa, 2016 yılında toparlanarak 298 milyon dolara yükseldi.
Süt sektörü 2016’da 62,2 milyar lira olan hayvansal üretim değerinin yüzde 39’ini karşılıyor. Sektör, yüzde 47’lik pay alan kırmızı etin peşinden ikinci sırayı almakta olup, bunları yüzde 9,1 ile yumurta izliyor.”
Süt fiyatları
Son dönemde çiğ süt fiyatlarındaki gelişmelerin üreticiyi zorladığını vurgulayan TZOB Başkanı Bayraktar, şöyle devam etti:
“Şunu unutmamak gerekir ki, süt hayvancılığı et hayvancılığının da temelidir. Hep söylüyorum ana varsa, dana vardır. Et hayvancılığının materyalini süt hayvancılığı sağlamaktadır. Sürdürülebilirlik açısından 1,5 olması gereken süt/yem paritesi 1’e kadar inmiştir. Bir kilogram sütle ancak bir kilogram yem alınabilmektedir. Bazı yerlerde bunu alamayan üreticilerimiz bile var. Milyarlarca dolar harcanarak oluşturulan damızlıkların kasaba, desteklerin boşa gitmemesi için çiğ süt fiyatları artırılmalıdır. Sanayiciler, süt paralarını geciktirmeden, zamanında ödemelidir.
Ayrıca, hayvancılık destekleri artarak devam etmeli, hayvan hastalıklarıyla etkin mücadele edilmeli, başta şap, brusella, tüberküloz olmak üzere birçok hastalıkla mücadele için bütçeden gerekli kaynak aktarılmalıdır.”
“ESK piyasa istikrarı açısından çok önemli”
Et ve Süt Kurumu’nun (ESK) müdahale kurumuna dönüştürülmesinin piyasa istikrarı açısından çok önemli olduğunu bildiren Bayraktar, “Türkiye’de artık şunun çok net anlaşılması gerekir ki; piyasayı düzenlemeden, piyasada istikrar sağlamadan sektöre aktarılacak her kaynak istenilen yerlere ulaşamayacaktır. Hayvancılık sektöründe acil tedbir alınması gerekiyor. Devletimiz, bu sektörde dünya malını yurdun malı olmaktan çıkarmalı, yerli malının yurdun malı olmasını sağlamalıdır. ESK’nın sermayesi artırılmalı, bağımsız hareket etmesi sağlanmalı, piyasaya etkin olarak girebilmeli, işlevini yerine getirmelidir. Bu sayede üretim daha güçlü temeller üzerinde devam ettirilebilecek, üreticiler önlerini görerek üretim yapabilecekler, yatırım kabiliyetlerini geliştirebilecekler, geleceğe daha güvenle bakabileceklerdir” dedi.
Süt tüketiminin artırılması için öneriler
Sağlık açısından son derece değerli bir ürün olan sütün, tüm yaş gruplarında tüketimin artırılması için kampanyalar düzenlenmesi gerektiğini belirten Bayraktar, şu önerilerde bulundu:
“Sütün sağlığa olan faydaları dikkate alınarak, kişi başına düşen süt tüketiminin gelişmiş ülkelerin seviyelerine çıkarılması için toplumsal bilinci artıracak eğitim çalışmalarına da ağırlık verilmelidir.
Okul Sütü Programı tüm yıla yayılmalı, ortaokullara, liselere de yaygınlaştırılmalıdır. Peynir, yoğurt, ayran gibi süt ürünleriyle çeşitlendirilmelidir.
Bütün kamu kurum ve kuruluşlarında süt ve süt ürünleri tüketimi artırmalıdır.
Üniversite yurtlarında, askeri birliklerde, cezaevlerinde, çocuk esirgeme kurumlarında süt ve süt ürünleri tüketimi özendirilmelidir.
Belediyeler eliyle süte ulaşması zor olan düşük gelirlilere yönelik süt kampanyaları düzenlenmelidir. Ayrıca, belediyeler, halka makul fiyatlı süt ve süt ürünleri sağlamalıdır.
Kamplarda kalan sığınmacılara süt ve süt ürünleri dağıtımı artırılmalıdır.
Halen 18,5 milyon ton olan süt üretiminin 8 yıl sonra 25 milyon tonlara yükseleceği göz önünde bulundurularak tüketimin ve ihracatın bu üretimi desteklemesi sağlanmalıdır.”
(27)