Avrupa Çevre Ajansı, 2050’ye kadar atmosfere salınan sera gazı miktarının 1990’daki seviyesinden %80-95 oranında daha düşük olması için Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin enerji karmalarını büyük ölçüde değiştirmeleri gerektiğini açıkladı.
AB için çevre konusunda bir yol haritası ortaya koyan Avrupa Çevre Ajansı Raporu’na göre, AB’nin enerji etkinliğini artırma ve giderek daha fazla yenilenebilir enerji kullanma yoluna gitmesine karşın, düşük karbonlu topluma geçiş sürecinin başarılı olması için daha planlı olunması gerekiyor.
2050’ye ulaşıldığında atmosfere salınan sera gazı miktarının 1990’daki seviyeden %80-95 oranında daha düşük olmasının sağlanması için AB ülkelerinin bugünden başlayarak enerji karmalarını büyük ölçüde değiştirmeleri gerektiği vurgulanan raporda, enerji üretimi sektörü, en fazla sera gazı salımına yol açan sektör konumunda olduğu kaydedildi.
Fosil yakıtla çalışacak santraller kuruluyor
Enerji üretim sektörünün karbonsuzlaştırılması için 2030’a kadar olan dönem içerisinde eski ve ekonomik ömrünü tamamlamış olan termik santrallerin yerini yenilenebilir enerji kaynaklarının alması için çalışmaların hızlandırılmasının önem taşıdığı belirtilen rapordan, bazı bulgular ve çözüm önerileri şöyle:
“Hâlihazırda Avrupa’da enerjinin yarısı fosil yakıtlardan üretilmektedir. Avrupa’daki katı yakıtla çalışan santrallerin büyük bir bölümü ekonomik ömrünü tamamlamak üzere. Bunların %75’i 25-35 yıldır faaliyet göstermektedir. Buna karşılık, gaz ile çalışan enerji üretim santralleri ise büyük ölçüde 15 yıl ya da daha az yıldır faaliyet göstermektedir.
Petrolle çalışan enerji santralleri göreceli olarak yaşlıdır; %80’i 1980 yılından önce inşa edilmiştir.
Hâlihazırda işletmeler fosile dayalı üretim kapasitelerinin ömrünü uzatma eğilimi göstermektedir. Büyük çoğunluğu Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde olmak üzere fosil yakıtla çalışacak toplam 88 GWe kapasiteye sahip birçok yeni santral kurulmaktadır. Bu durum AB’nin karbonsuzlaştırma çabaları ile çelişmektedir.
Enerji sektörünün karbonsuzlaştırılması için Avrupa çapında bir politika benimsenmesi ve elde edilen sonuçların paylaşılması, maliyetlerin düşürülmesini sağlayacaktır.
“Enerji, iklim ve çevre politikaları uyumlu olmalı”
Enerji, iklim ve çevre politikalarının giderek daha fazla uyumlu hale getirilmesi, AB enerji sektörünün sürdürülebilirliği açısından da önem taşımaktadır.
2050 Enerji Yol Haritası’nın benimsenmesinden itibaren karbon yakalama ve depolama ile ilgili 2030 yılı hedefli büyük projeler durmuş vaziyettedir. 2015’te devreye alınması hedefiyle başlatılmış olan 12 büyük çaplı proje terkedilmiştir.
Almanya’daki nükleer santrallerin kapatılması çalışmalarına hız verilmesi nedeniyle 2020’de nükleer enerjinin Avrupa enerji karmasındaki payının %28 olacağı tahmin edilmektedir.”
(12)