Palm yağı ile ilgili rastgele tartışmalar yapıldığını belirten Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, “Bu konu ile ilgili bilimsel bir komisyon kuruldu, kısa süre içerisinde gerekli çalışmaları kamuoyu ile paylaşmış olacağız . Ama ilk etapta ‘Bu boyutlarıyla bir tehlike arz etmediği, ancak 240 derecede bu ve benzer mahsurların çıkabileceğini, oysa üretilen tüm mamullerde böyle bir ısının söz konusu olmadığı’ şeklinde bir ön değerlendirmeleri var.” dedi.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nde (TİGEM) “Yerli Sebze Tohumculuğunun Geliştirilmesi Projesi” ve “Damızlık Hayvanlara Embriyo Transferi Projesi” konularında basın toplantısı düzenledi.
“Ülke hayvancılığı sınıf atlayacak”
Hayvancılığın temelinin damızlığa dayandığını, ancak Türkiye’de damızlıktan hayvan üretiminin gerçekleşmesi döngüsünün sağlıklı yürütülemediğini, temel sorunun da buradan kaynaklandığını anlatan Çelik, nüfus artışına paralel olarak kırmızı et talebinin, dolayısıyla damızlık düve ihtiyacının da giderek arttığını belirtti.
Yetiştiricilerden gelen kombine damızlık düve talebini karşılama yönünde adımlar attıklarını, geçen yıl 130 bin damızlık düvenin Türkiye’ye giriş yaptığını ifade eden Çelik, “Bunların önemli bir kısmını genç çiftçilerimize hibe olarak dağıttık. Amacımız hayvancılıkta dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak. Milli Tarım Projesi kapsamında 33 ilimizde en az 500 baş kapasiteli Damızlık Düve Üretim Merkezi kuracağımızı ilan ettik. Bu merkezlerin kurulacağı illerimizin tamamında ahır, ağıl yapımına, makine-ekipman alımına ve damızlık hayvan alımına yüzde 50 hibe veriyoruz. Üreticilerin damızlık ihtiyaçları bu merkezlerden karşılanacak.” diye konuştu.
Bu merkezlerin Ziraat Bankasından çok daha kolay şekilde kredi kullanabileceklerine işaret eden Çelik, hayvancılık yapmak isteyen vatandaşların damızlık ihtiyaçlarını bu merkezlerden aracısız olarak karşılayabileceklerini bildirdi. Çelik, amaçlarının Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu hayvan varlığını üretecek tesislerle damızlık hayvan açığını, kırmızı et açığını bir an önce ortadan kaldırmak olduğunu belirterek, “Bu üretim merkezleriyle ülkemiz hayvancılığının sınıf atlayacağı inancındayız.” dedi.
Embriyo Transferi Projesi
TİGEM’in ilk defa gerçekleştireceği embriyo transferi projesinin de bu yöndeki çalışmaların önemli bir ayağını oluşturduğunu dile getiren Çelik, embriyo transferinin, dünyada çok yaygın bir şekilde uygulanmasına rağmen Türkiye’de ağırlıklı olarak üniversitelerde araştırma çerçevesinde kaldığını söyledi.
Embriyo transferinin yüksek vasıflı bir dişi sığırdan alınan çok sayıda yumurtanın döllenmesiyle elde edilen embriyoların, taze ya da dondurulmuş olarak çok sayıda taşıyıcı anne adayı dişi sığıra nakledilmesi işlemi olduğunu, böylece istenilen cinsiyette ve ırkta buzağı elde etmenin mümkün olabileceğine dikkati çeken Çelik, şöyle devam etti:
“Halen TİGEM’in faal 17 işletmesinin 12’sinde büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yapılıyor. Buralarda simental, siyah alaca, esmer, jersey ve limuzin ırklarından oluşan toplam 32 bin baş hayvan varlığıyla damızlık yetiştiriliyor. Damızlık yetiştiriciliğinde embriyo transferiyle yeni bir dönem başlatıyoruz. TİGEM’in 6 işletmesinde çeşitli ırklardan 15 bin baş, taşıyıcı anne adayı kombine veya etçi ırklardan elde edilen embriyoların nakliyle gebe bırakılacak. Bunlardan kombine simental ırkı damızlık elde ederek hayvan varlığımızı artıracağız. TİGEM, bu projeyle taze ve dondurulmuş embriyo üretim merkezi haline gelecek. TİGEM, ilerleyen dönemlerde hayvan üreticilerimize ıslah amaçlı hizmet de sağlayacak.”
TİGEM, yerli sebze tohumu üretimi yapacak
Bitkisel üretimin temelini ise tohumculuğun oluşturduğu vurgulayan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, tohumculuk alanında 2005 yılından bu yana üreticilere 1,4 milyar liralık sertifikalı tohum, fide ve fidan desteği verdiklerini dile getirdi. Sebze tohumu ihtiyacının yüzde 50’sinin yerli üretimle karşılandığına dikkati çeken Çelik, hububatta bu oranın yüzde 80’leri aştığını belirtti.
Sertifikalı tohum üretiminin 2016 sonu itibarıyla 1 milyon tona ulaştığını, 70 ülkeye tohum ihracatı yapıldığını bildiren Çelik, şunları kaydetti:
“Buna karşın yılda 90 milyon dolarlık sebze tohumu ithal ediyoruz. Yerli hububat tohumu üretimindeki başarımızı, sebze tohumunda da göstermemiz gerektiği inancıyla TİGEM bu alanda çalışmalara başladı. TİGEM ilk defa yerli sebze tohumu üretimi yapmak için hazırlıklarını tamamlamış bulunuyor. Antalya Boztepe işletmesinde domates, biber, patlıcan, hıyar ve kavun çeşitlerinde yeni hat ve çeşitler geliştirilecek. Bu hat ve çeşitler çoğaltılarak, üreticilerimizin ihtiyacına sunulacak. Böylece hem ihtiyacımız olan sebze tohumunu karşılamış olacağız hem de bu alanda ihracat kapasitemizi daha da geliştireceğiz.”
Bakan Çelik, 2018 yılından itibaren desteklemeler için sertifikalı tohum kullanım şartının uygulanacağını hatırlatarak, “Sertifikalı tohum açığımız var. Bunu kapatmak için özel sektörle birlikte gerekli çalışmaları yürütüyoruz.” dedi.
“Palm yağında rastgele tartışmalar var”
Basın toplantısında soruları da yanıtlayan Bakan Çelik, palm yağı konusundaki tartışmaların hatırlatılması üzerine, palm yağına ilişkin iddialara dönük rastgele tartışmaların yapıldığını, konu sağlık olunca bu tip değerlendirmeleri saygıyla karşıladıklarını söyledi. Konuyla ilgili bilimsel bir komisyonun kurulduğunu bildiren Çelik, şöyle devam etti:
“Kısa süre içerisinde gerekli çalışmaları kamuoyuyla paylaşmış olacağız. Ama ilk etapta ‘Bu boyutlarıyla bir tehlike arz etmediği, belli bir santigrat derecede, 240 derecede ancak bu ve benzer mahsurların çıkabileceğini, oysa üretilen tüm mamullerde böyle bir ısının söz konusu olmadığı’ şeklinde bir ön değerlendirmeleri var. Ama biz insan sağılığını ilgilendiren böyle önemli bir konuda yüzeysel bir değerlendirmeden ziyade bilim komisyonunun çalışmasını hızlı bir şekilde tamamlamasını bekliyoruz. Oradan çıkacak en doğru açıklamayı da kamuoyuyla paylaşmış olacağız.”
“Gıda zincirine müdahale şart”
Tarım ürünlerinde üreticiden alıcıya giden yolda aracıların kaldırılmasına yönelik bir çalışmanın söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine ise Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bakanlık olarak üreticinin ürünlerin tarlada ne kadar değer yaptığını ve piyasaya nasıl arz edildiğini hepimiz biliyoruz. 1 liraya tarladan çıkan bir ürün, eğer pazarda 5 lira ise bundan çiftçi kazanıyor anlamı çıkmaz. Çiftçi, el emeği, alın teri, göz nuru neticesinde uğraşıyor, didiniyor, kazanma gayreti içerisinde, emeğinin karşılığını alma gayreti içerisinde. Ama çiftçiden çıktıktan sonra pazara gelinceye kadar yaşanan bu zincir, halka, oralarda meydana gelen son derece önemli değişimler ve artışlar söz konusu. Tarımsal ürünler açısından 1 lira ile 5 lira arasındaki farka baktığınız zaman çok emeğin olmadığı, çok alın terinin olmadığı bir sektörün, bir zincirin çok daha fazla gelir elde ettiğini ve gıda enflasyonuna dönüştüğünü hep beraber görüyoruz. “
Gıda enflasyonunun sanki üretenlerin oluşturduğu bir tabloymuş gibi bazı çevreler tarafından takdim edilmesinin kendilerini rahatsız ettiğini dile getiren Çelik, böyle bir durumun söz konusu olmadığını kaydetti. Üreticinin hakkını alma gayreti içerisinde olduğuna işaret eden Çelik, “Ama esas üreticinin elinden çıktıktan sonraki zincire müdahale şart, mutlaka müdahale yapılmalı, buradaki haksız kazancı sağlayanlarla ilgili bir çalışma yapılmalı. İlgili bakan arkadaşlarımız da o alanda çalışıyorlar. Zincirle ilgili, bu pahalılığı, bu enflasyonu, bu artışı, haksız kazancı sağlayan zincirle ilgili diğer bakan arkadaşlarımızla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” ifadelerini kullandı.
(2)