Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığını ve bugüne kadar işletmeye alınan baraj ve göletler ile yaklaşık 512 bin 689 hektar yapay sulak alan tesis edildiğini belirterek, “Su kaynaklarımızı ve sulak alanlarımızı akıllı yönetmek ve verimli kullanmak mecburiyetindeyiz” dedi.
Bakan Eroğlu, yayımladığı mesajında, sulak alanların, biyolojik çeşitliliğin en yüksek ekosistemler olduğunu hatırlatarak, birçok tür ve çeşitteki canlılar için uygun beslenme, üreme, barınma ortamı olduğunu kaydetti.
Eroğlu, “Ülkemiz yarı kurak iklim kuşağında yer almakta olup, kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı yaklaşık olarak bin 519 metreküptür ve su zengini olan bir ülke değildir. Bu sebeple su kaynaklarımızı ve sulak alanlarımızı akıllı yönetmek ve verimli kullanmak mecburiyetindeyiz. Bakanlık olarak sulak alanlarımıza gözümüz gibi bakıyor ve koruyoruz” ifadelerini kullandı.
229 bin 270 hektar sulak alan kurutuldu
Sulak alanların korunması, gelecek nesillere en sağlıklı şekliyle iletilebilmesinin bakanlığın en önemli sorumluluklarından biri olduğunu dile getiren Eroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu alanlarımızı korumakla kalmıyoruz, aynı zamanda suni sulak alanlar da oluşturuyoruz. Bugüne kadar işletmeye alınan baraj ve göletler ile yaklaşık 512 bin 689 hektar, yani yarım milyon hektardan fazla yapay sulak alan tesis ettik. Bu çerçevede yapılan barajlar, yaban hayatı için son derece önemli habitatlar olup, aynı zamanda Ramsar Sulak Alan sınıflandırması içinde Yapay Sulak Alanlar başlığı içinde ele alınıyor.
Özellikle Hirfanlı Barajı, Sarıyar Barajı, Atatürk Barajı, Keban Barajı gibi barajlar su kuşları açısından zengin durumda olan barajlardır. Keban Barajı’nın güney kıyıları, Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan olarak ilan edilmiştir. Bunun yanı sıra Yedikır Baraj Gölü içinde bulunan ada Akpelikanlar için önemli bir üreme habitatı olmuştur. Burdur’da bulunan Karataş depolaması da önemli sulak alanlarımızdan biri olup aynı zamanda Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’dır.”
Türkiye’de 1950 öncesinde sıtma hastalığı ile mücadele için 1950 yılı sonrasında ise tarım alanı kazanmak amacıyla sulak alanlarda kurutma çalışmalarının yürütüldüğüne değinen Eroğlu, bu dönemde Türkiye’de Avlan Gölü, Samsam Gölü, Sultan sazlığı gibi sulak alanlar olmak üzere toplam 229 bin 270 hektar sulak alanda kurutma çalışmaları yapıldığını bildirdi.
“2,5 milyon hektara yakın potansiyel sulak alan tespit edildi”
Bakan Eroğlu, Türkiye’de 1980’lerden sonra tabiatı koruma şuurunun arttığına işaret ederek, özellikle 1994 yılında taraf olunan Ramsar Sözleşmesi ile birlikte ülkede sulak alanlar ile alakalı koruma çalışmalarına başlandığına dikkati çekti. Risk altında görülen her sulak alan için çalışma yaptıklarına ve tedbirleri aldıklarına dikkat çeken Eroğlu, şunları kaydetti:
“Bu alanlar için su takviyeleri dahi yaptık. İlk olarak 2002’de yayımlanan daha sonra 2006 ve 2010 yıllarında revize edilen Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği ile sulak alanların kurutulması yasaklandı. Bu süreçte toplam büyüklüğü 184 bin 487 hektar olan 14 sulak alan, Ramsar Alanı ilan edildi, 42 alanımızda koruma bölgeleri belirlendi ve 24 sulak alanımızda planlama çalışmaları yapıldı. Diğer yandan Ulusal Sulak Alan Envanter Projesi’ni de tamamladık. İlk neticelere göre ülkemizde Karasal, Kıyısal, Suni olmak üzere toplam alanı 2,5 milyon hektara yakın potansiyel sulak alan olduğu tespit edilmiştir. Diğer bir ifadeyle sulak alanlar Türkiye yüz ölçümünde yüzde 3,12’lik bir alanı temsil etmektedir.
Ayrıca bütün sulak alanların mevcut biyolojik çeşitlilik envanter durumu, alan kullanım durumu gibi bilgilerini toplayarak, bir veri tabanı yönetim sistemi kurduk. Bu çerçevede uydu haritaları, topoğrafik haritalar ve kurumların elindeki bilgiler birleştirildi. Yapılan tespitlere göre, Türkiye’de en küçüğü 10 metrekare, en büyüğü 364 bin hektar olmak üzere tabii ve suni 36 bin 42 adet sulak alan poligonu belirlendi.”
Bakan Eroğlu, ayrıca suyun korunması ve gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılması için her kesimden sulak alanların korunması konusunda hassasiyet gösterilmesini beklediklerini ifade etti.
(7)