Beslenmeye yönelik bilimsel temelden yoksun iddialarla medyada yaratılan bilgi kirliliğine dikkat çeken uzmanlar, “Sokaktaki hangi insana sorsanız, ekmek param için çalışıyorum der. Bize bugün ekmeği yasakladılar. Bu söylemlerle bebeklere kelle paça verilmesi bir cinayettir. Beslenmede bir parça kendimize gelmeli, bilime dönmeliyiz” görüşünü dile getirdiler.
4. Fetal Hayattan Çocukluğa İlk 1000 Gün Gebe ve Çocuk Beslenmesi Kongresi’nin üçüncü gününde ilk oturum “Gıdalar” başlığıyla düzenlendi.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Prof. Dr. Gülden Köksal, “Tamamlayıcı Beslenmede Risk Etmenleri” başlıklı sunumunda, sağlıklı çocukların bir ülkenin geleceğinde en önemli faktör olduğunun altını çizdi. Yenidoğan ve süt çocuklarında besin ögeleri gereksinimlerinin farklılaştığının altını çizen Köksal, “Anne Sütünü ikinci yaşa kadar verdiğimizde, çocuğun gereksinimlerinin yüzde 50’sini karşılıyor. Tamamlayıcı beslenmeye geçildiğinde de, anne sütü bitti demiyoruz” dedi.
Tamamlayıcı beslenmenin, emzirmeye devam edilirken ve bebeğin hızlı büyüme sürecinde anne sütünü destekleyen besinlerin verilmesi süreci olduğunu vurgulayan Köksal, bu süreçte besin içeriklerinin çok iyi belirlenmesi gerektiğini kaydetti.
Bebeklerin küçük yetişkinler olmadığını, bu nedenle yetişkinler ile beslenmede sıvı ve enerji gereksinimlerinin çok farklı olduğunu belirten Köksal, büyüme sürecinde gelişmelerini destekleyici ögelere ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Prof. Köksal, bebeklerde tamamlayıcı beslenmede risk etmenlerinin başında plastiklerin geldiğini, hiçbir yağlı yiyeceğin plastik kaplarda saklanmaması gerektiğini söyledi. Günümüzde plastik, naylon, polyester ve PVC üretiminde kullanılan Bisfenol A’nın (BPA) biberonların yanı sıra mama kutularının plastik kaplamasında, yiyecek ve içeceklerin paketlenmesinde kullanılması nedeniyle bebekleri için yan etkileri olabileceğini kaydetti.
Sebze ve meyvelerde pestisit kalıntılarına da dikkat çeken Köksal, Türkiye’nin hektar başına 26 kg pestisit kullanımı ile Avrupa ülkeleri arasında ikinci sırada olduğunu, Çin’den sonra uyarı alan ikinci ülke olduğunu bildirdi.
Bebeklere inek sütü verilmeli mi?
İnek sütünün 12 aydan önce başlanmasının da bebeklerde sağlık açısından bazı risklere yol açabildiğini belirten Köksal, “O zaman inek sütü vermeyelim mi? Dünya Sağlık Örgütü, 6-24 ay anne sütü almayan bebeklerde, başka bir hayvansal protein verilmiyorsa 300-500 mg/gün inek sütü verilmesini öneriyor. Biz ineklerin kendi yavrularını belirlemesi ve diğer ürünleriyle beslenmemize katkı yapmasını istiyoruz. Bunun yerine keçi sütünün fazla kullanımı da anemiye neden oluyor” diye konuştu.
Gebelikte multivitamin kullanımı
Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Beslenme ve Diyetetik Bölümü Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülden Pekcan ise “Gebelikte Kullanılan Multivitamin ve Minerallerin Kronik Hastalıkların Gelişimine Etkileri Nelerdir?” başlıklı konuşmasında, sağlıklı en temel belirleyicinin beslenme olduğunun altını çizdi.
Gebelik öncesinden başlayarak annelerin ve bebeklerin besin ögesi ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini belirten Pekcan, şöyle devam etti:
“Bizim savunduğumuz besin çeşitliliğine dayalı beslenme. Bütün renklere yer verilmesi ve tabii ki vitamin ve minerallerin temel alındığı besin gruplarımız var. Vitamin ve mineral yetersizliklerinin çeşitli nedenleri var. Bebeklerde düşük doğum ağırlığı, erken doğum ve bebek ölümlerine yol açabiliyor.
Küresel olarak 2 milyar kişinin vitamin ve mineral yetersizliği olduğunu biliyoruz. Bunlar genellikle tek başına değil, birlikte görülüyor. Buna gizli açlık deniliyor ve belirtileri gizli kalabiliyor.
Gebelikte sıklıkla vitamin ve mineral eksiklikleri görülüyor. Bu nedenle DSÖ demir, folik asit, D vitamini, A vitamini verilmesini öneriyor.”
Bebeklere kelle paça verilmesi cinayettir
Oturumun soru cevap bölümünde, bir katılımcının “Yetişkin kardiyolojisi uzmanı bir hocanın söylemleriyle İstanbul’da 9 aylık bebeklere kelle-paça yedirildiğini, zeytinyağı verildiğini görüyoruz” demesi üzerine, Prof. Dr. Gülden Köksal, şu karşılığı verdi:
“Biz toplum olarak medyaya inanıyoruz. Sokaktaki hangi insana sorsanız, ekmek param için çalışıyorum der. Bize bugün ekmeği yasakladılar. Ekmeği yiyin, ekmeksiz olur mu?
9 aylık bebeğe kelle-paça verilmesi bir cinayettir. Kelle-paçayı daha iyi protein kaynağı diye hangi çocuk yiyebilir?
Beslenmede iki yüksek proteinli besin birden veriliyor. Çocuğa yumurta ve peynir birden başlatılıyor. Sonra çocuğum yemiyor diyor. O çocukta ilerde böbreklerinin ne olacağını bilmiyoruz.
Beslenmede bir parça kendimize gelmeyi, bilime dönmeyi tavsiye ediyorum. Doğruyu söyleyenler 8 kişiyi ikna ediyor, yanlış söyleyenler 1 milyon kişiyi ikna ediyor, reyting alamıyoruz. Dolayısıyla biz medyaya çıkamıyoruz.”
Prof. Dr. Gülden Köksal kimdir?
1946’da Ankara’da doğdu. 1968’de Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünü bitirdikten sonra, Hacettepe Üniversitesi Hastanelerinde yönetici ve tedavici diyetisyen olarak görev yaptı. Yaklaşık 20 yıl süreyle Hacettepe Üniversitesi İhsan Doğramacı Çocuk Hastanesinde Beslenme ve Diyet Ünitesi Başkanlığını yürüttü. Bu görevi sırasında Malnütrisyon konusunda uzmanlık, anne sütü ve çocuk beslenmesi konusunda doktora yaptı. 1989 yılında Doçent, 1995 yılında Profesör olmuştur. Şu anda Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi ve Hacettepe Üniversitesi İhsan Doğramacı Çocuk Hastanesi Diyet Konsültanı olarak görevini sürdürmektedir.
Gülden Köksal Türkiye Diyetisyenler Derneği, Fenilketonürili Çocukları koruma Derneği, Metabolik Hastalıklar ve Tedavi Vakfının kuruluş çalışmalarına katımış olup, bu son iki kuruluşun çalışma grubu üyesidir. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı AÇSAP Genel Müdürlüğü çalışmaları doğrultusunda birçok projenin danışmanıdır. Metabolik Hastalıklarda Beslenme, Anne Sütü, Gebelikte ve Emziklilikte konularında makale ve araştırmaları, başta Beslenme ve Diyet Dergisi, Katkı Pediatri Dergisi olmak üzere çeşitli dergilerde yayınlanmıştır. Prof. Dr. Gülden Köksal mesleki kitapların konu bölümlerini de yazmıştır.
Prof. Dr. Gülden Pekcan kimdir?
1950 yılında doğan Pekcan, lisans eğitimini, 1972’de Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünde tamamladı. 1977 yılında Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Gıda Bilimleri alanında doktora eğitimini tamamlayan Pekcan, 1982-1983 yılları arasında yine aynı üniversitenin Yard. Doçent ve Doçent olarak görevini sürdürdü. Pekcan, Hacettepe Üniversitesi 1989 yılında Profesör unvanına sahip oldu. Pekcan’ın ulusal ve uluslararası pek çok kitap ve dergide makale ve araştırmaları bulunuyor.
(26)