Tarım açısından çok değerli bir il olan Çanakkale, tarım arazileri ve gıda güvenliğinin tehlikeye girmesi tehdidi ile karşı karşıya. Halen işletmedeki üç termik santral ve inşaatı devam eden iki termik santrale yenilerinin eklenmesiyle sayının 16’yı bulacağını vurgulayan TEMA Vakfı Genel Müdürü Barış Karapınar, yaşanabilir bir gelecek için acilen tedbir alınmasını istedi. TEMA Vakfı’nın gönüllü örgütlenmesi Genç TEMA’lar da, “Kömürsüz Yaşam Herkesin Hakkı” diyerek, kömürün zararlarına dikkat çektiler.
TEMA Vakfı Genel Müdürü Barış Karapınar, Çanakkale İl Temsilcisi Başar Uymaz Tezel ve TEMA Vakfı uzmanları ile birlikte Çanakkale’de incelemelerde bulundu. Yerel basınla bir araya gelen TEMA Vakfı Genel Müdürü, kömürsüz yaşam hakkını savundu ve karar vericileri kömürden arınmış bir kalkınma politikası için harekete geçmeye davet etti.
Termik santraller tarım arazileri ve gıda güvenliği için tehdit!
TEMA Vakfı Genel Müdürü Doç. Dr. Barış Karapınar, “Kömür yakıldıktan sonra ortaya çıkan gazlar iklim değişikliğini tetikliyor. Türkiye iklim değişikliğinden en çok etkilenen Akdeniz Havzası’nda bulunuyor. İklim değişikliği kuraklık ve ani hava olaylarına sebep olduğu için tarımsal üretim ve verimi olumsuz etkiliyor. Bu durum gıda güvenliğinin yanı sıra gıda fiyatlarının artmasına da yol açıyor. 22 Nisan’da aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 195 devlet iklim değişikliği ile mücadele etmek için Paris Anlaşması’nı imzaladı. Paris Anlaşması’ndan sonra kömür çağı bitti diyebiliriz” dedi.
Kömürsüz yaşam herkesin hakkı
Paris Anlaşması’na rağmen Türkiye’de hala 80 kömürlü termik santral projesinin gündemde ve önemli tarım havzalarının kömür tehdidi ile karşı karşıya olduğunu ifade ederek sözlerini sürdüren Karapınar, şu bilgileri verdi:
“Çanakkale’de hali hazırda 3’ü aktif, 2’si inşa halinde olmak üzere toplam 5 termik santral varken, 11 yeni termik santralin yapılması planlanıyor. Çanakkale tarım açısından Türkiye’nin en önemli illerinden biri. Kömür ocaklarının işletildiği bölgelerde tarım arazileri yok oluyor ve yer altı suları kirleniyor. Kömürlü termik santraller yüzlerce kilometrelik bir alanı ağır metaller ve zehirli gazlar içeren salımlarıyla olumsuz etkiliyor. Bu durum tarım arazilerinde verim ve üretim kaybına sebep oluyor. Tüm bunlar değerlendirildiğinde enerji üretimi gerekçesiyle gıda güvenliğimiz tehlikeye giriyor. TEMA Vakfı olarak kömürsüz yaşam herkesin hakkı diyoruz, karar vericileri kömürden arınmış bir kalkınma politikası için harekete geçmeye ve yenilenebilir enerji politikaları üretmeye davet ediyoruz.”
Genç TEMA’lardan ‘kömürü bırak’ çağrısı
TEMA Vakfı’nın gönüllü örgütlenmesi Genç TEMA’lar Çanakkale’de kömürün ve kömürlü termik santrallerin zararlarını anlatmak üzere bir dizi etkinlik düzenleyerek “kömürsüz yaşam herkesin hakkı” dedi. Genç TEMA’lar, bisiklet turu ve uçurtma şenliği düzenleyerek kömürle ilgili gerçeklere dikkat çekerek karar vericilere de “kömürü bırak” çağrısı yaptı.
Kömürlü termik santraller yaşamı tehdit ediyor
Kömürlü termik santraller en büyük hava kirliliği kaynağı ve hava kirliliği kalp, akciğer ve solunum yollarını etkileyerek akciğer kanseri, mesane kanseri, felç, KOAH ve astım gibi hastalıklara neden oluyor.
Sağlık ve Çevre Birliği’nin (HEAL) yaptığı çalışmaya göre kömürlü termik santrallerden kaynaklanan hava kirliliği Türkiye’ye bugüne kadar her yıl 2,9 – 3,6 milyar avro arasında sağlık maliyetine neden oldu.
Türkiye’deki mevcut kömürlü termik santraller nedeniyle her yıl 2.879 erken ölüm, 637.643 iş günü kaybı, 3.823 yeni kronik bronşit vakası yaşandı.
Atıklar toprağa, suya ve gıda zincirine karışıyor
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre termik santrallerden kaynaklanan atığın sadece %65’i kül barajında depolanabiliyor. Geri kalanı rüzgarla uçuşup toprağa, suya ve gıda zincirine karışarak hem ekosisteme hem de insan sağlığına zarar veriyor. Çünkü termik santrallerin atıkları kül ve cüruf, ağır metal içeriyor.
Kömür geleceğimizi ipotek altına alıyor
Türkiye iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölge olan Akdeniz Havzası’nda yer alıyor. İklim değişikliğinin en büyük nedeni ise kömürlü termik santrallerden kaynaklanan sera gazı emisyonları.
TÜİK verilerine göre, 2014 yılında sera gazı emisyonları içinde en büyük payı %72,5 ile enerji kaynaklı emisyonlar oluşturuyor.
Uluslararası Enerji Ajansı tarafından iklim değişikliği ile mücadele için dünyadaki mevcut kömür rezervlerinin %82’sinin yer altında bırakılması gerektiği kabul edilirken, yenilenebilir kaynaklardan enerji üretmenin maliyeti her gün düşerken Türkiye kömüre dayalı enerji politikalarına devam ediyor.
80 kömürlü termik santral planlanıyor
Türkiye’de bugün başta Çanakkale, Adana ve Zonguldak’ta olmak üzere 80’e yakın kömürlü termik santral projesi bulunuyor. Bu planların, gerçekleşmesi durumunda, iklim değişikliğine neden olan sera gazı emisyonlarının artmasıyla birlikte sağlık, işgücü, tarımsal verim kaybı gibi ciddi maliyetleri olacak.
Mevcut eğilim değişmezse Türkiye’de 2030 itibarıyla, iklim değişikliğinden kaynaklı güneydoğu ve doğu bölgelerinde %20 ile %40 arasında, iç ve batı bölgelerinde ise %40’ı aşan oranlarda su stresi yaşanacağı öngörülüyor.
Çanakkale’de tarımın önemi
Bölgenin Edremit Körfez bölgesi zeytinyağları, yeşil çizik zeytini, Bayramiç Beyazı, Ezine peyniri gibi coğrafi işaretli pek çok tarımsal ürünü var. Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığına göre Çanakkale;
Kendisi ile özdeşleşmiş ve marka değeri bulunan Çanakkale domatesi, kapya biber, şeftali, kiraz ve elma gibi ürünlerde kalite ve üretim potansiyeli açısından Türkiye’de önemli bir yere sahip.
Sahip olunan ekolojik özellikler itibarı ile polikültür tarıma elverişli ve toplam ekilebilir arazisinin 1/3’ü sulanabilir nitelikte.
Büyükbaş hayvan varlığının %84’ü kültür ırkından oluşuyor. Küçükbaş hayvan sayısının yüksek olması ayrıca keçi varlığının % 75’inin sütçü ırk Saanen ve melezlerinden oluşması nedeniyle toplam süt üretiminde ülke genelinde söz sahibi.
GIDAHATTI DERGİSİNİ ÜCRETSİZ İNDİRİN
(22)