Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İş dünyamızdan tek beklentimiz; ekonominin çarklarını hızlandırması, piyasayı hareketlendirmesidir. Çünkü yaşanan sıkıntının en önemli sebebi, herkesin bekleme durumuna geçmesidir. Bu kritik dönemde yatırımlarını erteleyenler, ekonomimize saldıranlarla aynı saftadır” dedi.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) 30. Genel Kurulu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin katılımları ile DEİK Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan’ın ev sahipliğinde 24 Aralık’ta yapıldı. Genel Kurulda, DEİK Yönetim Kurulu, İcra Kurulu, Denetim Kurulu, 102 Kurucu Kuruluş, 127’si ülke bazlı toplam 134 İş Konseyi ve 1000’in üzerinde üye firma temsilcileri bir araya geldi.
“Bir yerlerde yanlış yapıyoruz”
Genel Kurul’un açılış konuşmasını gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin küresel ticaretten aldığı payın artışının düşük olduğunu söyledi: Erdoğan, şöyle devam etti:
“Son 2 yıldır küresel ticaret hacmi ya daralıyor ya da küçük bir artışla devam ediyor. Ekonomide son dönemde bir durgunluk olduğunu görüyoruz. Bir kısmı siyasi hesaplaşma ise bir diğer kısmı küresel ekonomideki sıkıntıların yansımasıdır. İhracatımız düştüğü için üzüntülüyüz. Küresel düzeyde yüzde 0,89’dan, bu yıl ikinci çeyrekte yüzde 0,95’e çıkmış durumdayız.
Eğer bugün Körfez Bölgesinde, Balkanlarda, Kuzey Afrika’da her taraf gıdadan tekstile, elektronikten mobilyaya, makineden temizliğe bizim ürünlerimizle dolu değilse, bir yerde yanlış yapıyoruz, bir şeyleri eksik bırakıyoruz demektir. Buralara özellikle tabii bizim sosyal, kültürel, ticari bütünleşme alanlarımız olduğundan yüklenmemiz lazım. Öncelikle kendi coğrafyamızda söz sahibi olmalıyız. Başarının formülü çalışmak, daha çok çalışmak, gecemizi gündüzümüze katarak çalışmak. Türkiye’yi 1 trilyon dolar dış ticaret, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirmeyi ancak çalışarak ulaşırız.”
“Milletimiz fedakarlık yapanları unutmaz”
Milletin; ülkesine güvenen, zor günlerinde kendisi için fedakârlık yapan iş adamlarını ve yatırımcılarını asla unutmayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin ekonomisine yönelik saldırıların boşa çıkartılması konusunda, devletle birlikte, sizlere de çok önemli görevler düşüyor. Bu kritik dönemde yatırımlarını, projelerini, gayretlerini erteleyen herkes, benim nazarımda, ekonomimize saldıranlarla aynı saftadır. Hükümetimiz, iş dünyamıza, esnaf ve sanatkârlarımıza, vergi, sicil affından kredi kolaylığına kadar pek çok ilave destek verdi, vermeye de devam edecek. Bunun karşılığında, iş dünyamızdan tek beklentimiz, ekonominin çarklarını hızlandırması, piyasayı hareketlendirmesidir. Çünkü yaşanan sıkıntının en önemli sebebi, herkesin bekleme durumuna geçmesidir. Bu bakımdan millî seferberlik diyorum, boşuna demiyorum. Benim millî seferberlik dediğim olay, eline silahı al sokağa çık, bu değil. İşte millî seferberlik budur.”
Dövizdeki spekülasyon dâhil, Türkiye ekonomisine yönelik saldırıları bu havanın besleyip desteklediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün sınırlarımız içindeki ve dışındaki terör örgütleriyle nasıl canhıraş bir mücadele içindeysek, ekonomimize yönelen saldırılar karşısında da aynı kararlılığı göstermek mecburiyetindeyiz. Ülkesini ve milletini savunmak için, en kıymetli varlığını, canını ortaya koyan yiğitler, aynı amaç için sermayesini kullanması gerekenlere örnek olmalıdır, ibret olmalıdır” diye konuştu. Erdoğan, şunları söyledi:
“Birileri, döviz spekülasyonuyla ekonomimize yön vermeye çalışıyor. Bu spekülasyonun gerisinde hiçbir rasyonel ekonomik sebep yoktur; amaç siyasi operasyonlara zemin hazırlamaktır. Bakın aynısını komşu ülkelerde de yapıyorlar. Rusya, Çin ve Azerbaycan’da da yapıyorlar. Ama biz bu oyunlarını bozacağız. Bunu bozabilmek için de inşallah yerli paraya geçmek suretiyle adımları atacak ve bu kur baskısını ihracatta ithalatta üzerimizden silkeleyip atacağız. Geçtiğimiz 14 yılda, defalarca biz bu tuzağa çekilmeye çalışıldık. Kimi kamuoyunca bilinen, kimi bilinmeyen bu kumpasların hepsine karşı da gereken tedbirleri aldık ve bu oyunu bozduk.”
Gezi olayları sırasında yapılan ‘tüketmeyin ekonomi dursun’ çağrısında ve 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişiminde Türkiye’nin önemli projelerini yürüten iş adamlarının hedeflendiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizi karalamak için yürütülen kampanyaların asıl gayesinin ihracatımızı, turizmimizi baltalamak olduğu apaçık ortadadır” dedi.
“Faiz düşmeli”
Son günlerde kurda yaşanan dalgalanmaya karşı kararlı ve sabırlı bir duruş ortaya koymak gerektiğini bildiren Erdoğan, “İşte bu sebeple ben ‘yatırım yapın’ diyorum, ‘Türk Lirasına geçin’ diyorum, ‘üretin, ihraç edin, istihdam sağlayın’ diyorum. Çünkü bize zerk edilmeye çalışılan zehrin panzehiri bunlardır. Onun için sürekli faizin düşürülmesinden bahsediyorum. Faizin düşmesi lazım. Kamu bankaları dâhil, faizin düşmesi lazım. Niye? Girişimcimizin önünü açmamız için faizin düşmesi lazım. Girişimci yatırımı yapacak ki istihdam olsun, üretim olsun, rekabet olsun” ifadelerini kullandı.
Suriye mesajı
Terör örgütlerine karşı Suriye’nin kuzeyinde yürütülen Fırat Kalkanı operasyonuna da değinen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Suriye’de yeni bir devletin kurulmasına müsaade etmeyeceklerinin altını çizdi.
2017’de ihracat seferberliği yeniden başlayacak
Genel Kurul delegelerine hitap eden Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ise 2017 yılının ihracat seferberliğinin yeniden başlayacağı yıl olacağını söyledi. 2023 rotasının tekrar gözden geçirileceğini belirten Zeybekci, DEİK’in ortaya koyduğu sinerji ve performansın uzun vadede başarılı çalışmalarını devam ettireceğini kaydetti.
DEİK’in son 2 yılda yapılanmasını tamamladığına, stratejik dönüşümünü gerçekleştirdiğine ve kurumsal kimliğini yenilediğine vurgu yapan DEİK Başkanı Ömer Cihad Vardan da, altı bölge ve farklı sektörlerde faaliyet gösteren 134 İş Konseyi ile DEİK’in dünyanın her köşesinde, dış ekonomik ilişkiler alanında çalışma yaptığını bildirdi. Vardan, DEİK olarak yeni dönemde hedefin ülke vizyonu çerçevesinde, dış ekonomik ilişkilerde bilgi üreten, politika belirleyen ve aksiyon alan bir kurum haline gelmek olduğunu söyledi.
(8)