Hükümetin 2017 yılı itibariyle uygulamaya koyacağı Milli Tarım Projesi buluşmasında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bölgesini ve hatta tüm dünyayı doyuruyor olması gereken Türkiye’nin gıda ve et ithalatı yapıyor olması ortada bir sorun olduğunun ifadesidir. Çeşitlerimizi artıracağız ve dünyaya pazarlayacağız” dedi.
Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Cumhurbaşkanımız ile Milli Tarım Buluşması” adlı program, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Türkiye genelinden çiftçileri buluşturdu.
Programın açılışında konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, dünya nüfusunun 2050 yılında 10 milyar olacağını, bugünkü tarım üretiminin %60 artırılması halinde, insanların açlıktan ve yoksulluktan ancak kurtulabileceği, gıda savaşlarının yaşanmayacağı varsayımıyla tarımın stratejik öneminin ortaya çıktığını söyledi.
14 yılda tarımda önemli mesafeler alındığına işaret ederek, 47 milyar dolarlık tarımsal hasılaya ve ihracatta 17 milyar dolara ulaşıldığını bildiren Çelik, 2023’te tarımsal hasılada 150 milyar doları ve ihracatta 40 milyar doları yakalamayı hedeflediklerini kaydetti. Bu hedef doğrultusunda açıklanan Milli Tarım Projesi ile üretimi planlamayı, kaynakları verimli kullanmayı ve çiftçinin hakkını almasını sağlamayı amaçladıklarının altını çizen Çelik, “Türkiye toprakları 79 milyonun. Bir karış boş arazi bırakmayacağız, ekeceğiz” dedi.
Tarımda gübre ve ilaç kullanımına ilişkin açıklamalarda bulunan Çelik, “Bitkinin ihtiyaç duyduğu formatta organik, mikrobiyal gübre veya kimyasallar konusunda son aşamaya geldik. 941 havzanın gübre kullanma kılavuzunu çıkaracağız. Hangi havzada hangi gübre kullanılacak bunu bizzat çiftçilerimize ileteceğiz. Yaygın bir eğitim faaliyeti ile bilinçli tarım noktasındaki eksikliğimizi gidermiş olacağız.” diye konuştu.
Çelik, mazotun yüzde 50’sinin devlet tarafından karşılanmasına da 2017’de başlanacağına dikkati çekerek, işletme bazlı sorumluluk anlayışını getireceklerini, her işletmeden veteriner hekim veya ziraat mühendisinin herhangi birinin sorumlu olacağını bildirdi.
“Sütte regülasyon devam edecek”
Kırmızı et tüketiminde 150-200 bin ton açığın bulunduğunu, bu nedenle 500 bin büyükbaş ithal etmek zorunda kalındığını ifade eden Bakan Çelik, buna karşılık her yıl 400 bin buzağı ölümü olduğunu, bunu engellemek için yaygın bir şekilde buzağı ve hayvancılık desteklerini artırdıklarını söyledi. Çelik, 2017 sonu itibarıyla sistem oturduğunda hayvan ithalinde büyük oranda düşüş olacağını, belli oranda yerli hayvan alımı zorunluluğu getirileceğini kaydetti.
Sütte Et ve Süt Kurumunun (ESK) regülasyonun görevinin devam edeceğini dile getiren Çelik, kanatlı etinde etçil anaç tavukta %100 dışa bağımlı olunduğuna dikkati çekerek, “İnşallah 2017’de ilk yerli anaç tavuğumuzu piyasaya süreceğiz.” dedi.
“Hayvancılıkta kendi kendine yeten ülke olmayı hedefliyoruz”
Başbakan Binali Yıldırım ise hayvancılıktaki açığa dikkat çekerek, et ithal ederek bunun sürdürülebilir hale getirilemeyeceğini kaydetti.
“Mutlaka ve mutlaka damızlık hayvancılığı teşvik edeceğiz. Bir süre belki daha ithalat yapacağız ama o süre geçtikten sonra artık hayvancılıkta kendi kendimize yeten ülke haline gelmeyi hedefliyoruz” diyen Yıldırım, tarım alanlarının korunmasına yönelik olarak 184 ovayı özel koruma altına aldıklarını vurguladı.
Milli Tarım Projesi’nin amacının toprakları daha iyi değerlendirmek olduğunu dile getiren Yıldırım, belirlenen 941 havzada hangi ürünlerin destekleneceğinin belirlendiğini belirterek, “Havzaya göre ekimlerin yapılması, ürünlerin belirlenmesi tarım sektöründe köklü bir değişikliğe işaret ediyor. Biz buna kısaca diyoruz ki kafana göre değil, havzana göre ek. Türkiye’nin her köşesinde dengeli bir tarım politikası yerleşmiş olacak. Bu önemli bir şey. Bütün illerimizi, ilçelerimizi kapsayan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız bir çalışma yaptı. Bugün çiftçinin elinde bir rehber var, nerelere hangi ürünleri ekersek, orada destek, teşvik alacağız, bunların hepsi belirlendi. Dolayısıyla mağduriyetler de böylece önlenmiş olacak, kaynak israfına da son verilmiş olacak. Yani çiftçi yaptığı işten mutlu olmuyorsa, onca alınteri, el emeği boşa gidiyorsa o zaman bir yerde bir yanlış var demektir” diye konuştu.
“Tarım sektörü desteği hak ediyor”
Bakanlar Kurulu olarak aldıkları bir kararla, sulama işinin sorumluluğunu Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına verdiklerini belirten Yıldırım, “Böylece bu alanda da yaşanan koordinasyon sorunu, önceliklerin giderilmesi meselesi hallolmuş olacak” ifadelerini kullandı.
AK Parti iktidarında geçilen 14 yıl içerisinde, tarım sektörüne 90 milyar lira destek verdiklerini hatırlatan Yıldırım, “Helali hoş olsun, tarım sektörü bunu hak ediyor. Daha fazla da destek vermeliyiz. Bu destekler daha fazla olmalı çünkü tarım sektörü kaynak tüketen değil, Türkiye’nin büyümesine, gelişmesine katkı sağlayan sektörlerin başında olmaya devam ediyor.” dedi.
Yıldırım, “Buğday ile koyun, gerisi oyun. Bizim beslenme geleneğimizde bu var. Sebzeydi, diğer ürünlerdi mutlaka önemli ama tahıl ve et bizim için stratejik iki üründür. Bunların her yerde desteklenmesi için gereken tedbirleri alacağız” diye konuştu.
“Türkiye’nin gıda ve et ithalatı yapıyor olması kabul edilemez”
Toplantıda Türkiye’nin dört bir yanından gelen çiftçilere hitap eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin 2003-2015 yılları arasında yılda ortalama yüzde 4,7 büyürken tarımda bu oranın yüzde 2,3 olarak gerçekleştiğini; Türkiye’nin ithalatı ve ihracatının 4 kat artarken tarımsal ürünlerde ihracat artışının bu rakamın altında kaldığını ama ithalat artışının bunun üzerine çıktığını söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bugün tarımsal hasılada Avrupa’da bir numara olmamız, gerçek potansiyelimizi kullanabildiğimiz anlamına gelmiyor. Bölgesini ve hatta tüm dünyayı doyuruyor olması gereken Türkiye’nin gıda ve et ithalatı yapıyor olması ortada bir sorun olduğunun ifadesidir. İnşallah, Milli Tarım Projesi ile bu sorunların çözümü konusunda önemli bir adım atmış oluyoruz. Yeni destekleme modeli sayesinde ülke olarak aslında imkanlarımız yeterli olduğu halde plansız programsız iş yapılması sebebiyle sık sık karşılaştığımız arz açığı veya arz fazlası… Bu sıkıntının geride bırakılacağına inanıyorum. Aynı şekilde hayvancılıkta illerimize ve hayvan türlerine göre belirlenen teşvik modelinin de fiyatların dengelenmesi ve ithalatın önlenmesi noktasında beklentilerimizi karşılayacağımıza da bu noktada inanıyorum ve bunu temenni ediyorum.
“Enflasyonda domates, biber söylendiği zaman ağrıma gidiyor”
Enflasyon hedeflerimize ulaşamamamızın en önemli sebebi gıda fiyatlarıdır. Enflasyon rakamları açıklandığı zaman, domates, biber bunlar söylendiği zaman gerçekten ağırıma gidiyor. Biz bu noktada domatesten, biberden dolayı enflasyonda olumsuz etkilenmememiz gerekir. Bunu rahatlıkla aşmamız gerekir. Bu topraklar, bu kadar verimli, bereketli olacak ve biz hala enflasyonda domates, biber, bunların fiyatından dolayı enflasyonda sıkıntı yaşayacağız. Olmaz. Bunu aşacağız.”
“Envai çeşit peynir üreteceğiz ve pazarlayacağız”
Bugün ülkemizde 19 çeşit sebze bulunduğunu, sebze ve meyve çeşitlerinin de artması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunları artırmamız lazım. Adamlara gidiyorsun bakıyorsun masaya peynirlerin envaiçeşidini getiriyorlar. Bizde niye olmuyor? Bunların çeşidini artıracağız. Envaiçeşit peynir üreteceğiz ve ondan sonra da dünyaya pazarlayacağız.” ifadesini kullandı.
Osmanlı’yı yıllarca güçlü bir şekilde ayakta tutan unsurlardan birinin de halkın bol ve hesaplı gıdaya erişimini sağlayacak iaşecilik sistemi olduğunu, Osmanlı’nın bunu başardığını belirten Erdoğan, “Bizim de günümüz şartlarına uygun bir anlayışla vatandaşımızın gıda konusunda eksiklik yaşamasının önüne geçecek, fiyatları dengede tutacak bir sistemi kurmamız gerekiyor.” diye konuştu.
Başbakan Binali Yıldırım’ın değindiği teşviklere dikkat çeken Erdoğan, “Böyle teşvikler olduğuna göre bundan sonra ne kalıyor? Çalışmak” dedi.
(10)