KPMG Türkiye’nin hazırladığı Endüstriyel Üretim Sektör Raporu’na göre; Türkiye’de tüm sektörler için sancılı geçen 2016, endüstriyel üretim sektörünü risk ve finansal açıdan yeniden yapılanmaya sevk etti. Şirketler, 2017’de enerji ve kaynak verimliliği sağlamalı, teknolojik değişimlere ayak uydurmalı…
KPMG Türkiye Endüstriyel Üretim Sektör Raporu’nu açıkladı.
Belirsiz ekonomik koşulların 2016’da üretim sektöründeki tüm şirketleri zorladığına dikkat çeken KPMG Türkiye Endüstriyel Üretim Sektör Lideri Hakan Ölekli, sektörün geçen yıl zor bir süreçten geçtiğinin altını çizdi. “Ekonomik dalgalanmalar, üreticileri kriz anında finansal yönetim ve finansal yapılanmaya sevk ediyor. Belirsiz ekonomik koşulların neden olduğu bu durumlar, üretim sektöründe şirketleri yönetilmesi zor süreçlerle yüz yüze bırakıyor. Sanayi sektöründeki firmalarda bu tablonun yansımaları net bir şekilde görülüyor” diyen Ölekli, sektörün 2017’de, enerji ve kaynak verimliliği ile teknolojik değişimlere ayak uydurarak ilerlemek durumunda kalacağını söyledi.
Sanayi istihdamı 5,3 milyon kişi
Rapordaki bazı saptamalar şöyle:
2016 son çeyrek rakamlarına göre Türkiye’de 27 milyon 564 bin kişi istihdam ediliyor. TÜİK verilerine göre sanayi istihdamı Eylül sonu itibariyle 5,3 milyon kişiye yaklaştı. Bunların 4,9 milyonu üretim sanayinde. 2016 genelinde çalışan nüfusun ortalama yüzde 19’u sanayi alt kollarında istihdam ediliyor.
Rusya krizi yüzde 22’lik düşüş yarattı. Üretim sanayi 2016’da Türkiye’nin ihracatının ortalama yüzde 94’ünü oluşturuyor. Kalan yüzde 6’lık bölüm tarım ve ormancılık, balıkçılık ve madencilik sınıfları arasında dağılıyor.
2016’nın ilk 10 ayında 11 milyar dolar civarında ihracat gerçekleştirildi. Ancak bu ayların yarısında hacim 2015’in üzerine çıkarken, yarısında da daha düşük bir noktada seyretti. Habur sınır kapısının bir süre kapalı olması ve siyasi kriz sebebiyle Rusya’ya ihracatın daralmasıyla Ocak ayında yüzde 22’lik düşüş yaşandı. İhracatta en büyük yükseliş yüzde 11’le Mayıs’ta oldu. Bu artışı yüzde 34 büyüyen otomotiv sektörü tetikledi.
İstanbul Sanayi Odası’nın yayınladığı İstanbul İmalat Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) İmalat Sanayi Raporu, Türk Lirası’ndaki değer kaybının etkisiyle girdi fiyatlarının yükseldiğine dikkat çekti. Nihai ürün fiyatlarındaki artışın sebeplerinin başında bu geliyor.
Doların artışı maliyetleri yükseltebilir
ABD’deki başkanlık seçimi sonuçlarının ekonomiye yansımaları tahmin edilemiyor. Bu da kısa vadeli bir belirsizlik yaratıyor.
ABD’deki işsizlik verileri son 43 yılın en düşük seviyelerinde seyrediyor. Bu istatistik, istihdam piyasasının ABD adına hızla güçlenmeye devam ettiğini gösteriyor.
ABD’nin istihdam piyasasında güçlenmesi, ABD merkez bankasının yakın bir gelecekte faiz artırımı yapmasını kolaylaştırabilir. Bu durum da TL’nin yabancı para karşısında değerinin düşmesine ve sanayi sektöründe ilk madde ve malzeme ithalat ederek üretim faaliyetlerinde bulunan şirketlerin girdi maliyetlerinin artmasına neden olabilir.
Enerji verimliliğinden başka çare yok
2017’de üreticiler pazardaki rekabet güçlerini koruyabilmek için verimliliğin üzerine gitmek zorunda… Enerji verimliliklerini artırmak ve malzeme maliyetlerini düşürmek için aktif şekilde yeni enerji kaynakları, malzemeler, işleme teknolojileri ve lojistik stratejileri aranıyor, deneniyor ve uygulanıyor.
Üretim süreçlerine akıllı teknolojileri entegre eden şirketler, enerji sarfiyatında orta ve uzun vadede azalmalar elde etmeyi planlıyor. Bunun yanında dijital üretime geçişin ve özellikle 3D baskı gibi katmanlı üretim tekniklerinin enerji sarfiyatını asgariye indirmede ve atıkları azaltmada kilit rol oynaması bekleniyor.
Nanoteknolojinin etkileyeceği sektörler
Nanoteknoloji ve nanoüretim otomotiv, havacılık ve uzay, elektronik ürünler, elektrik, kimya, biyomedikal ve sağlık gibi sektörlere yeni ürünler kazandırıyor.
Nanoüretimdeki ilerlemeler, nanoparçacıklar, nanoyapılar ve nanoaygıtlar için yeni pazarlar ortaya çıkmasına yardımcı oluyor. Nanoteknolojinin yakın bir gelecekte sürdürülebilirlik üzerinde önemli bir etkisinin olması bekleniyor. Bundan en fazla etkilenecek sektörün, otomobiller ve hava taşıtları için daha az yakıt gerektiren verimli ve daha hafif malzemelerle ulaşım olması bekleniyor.
(12)