KPMG dünyadaki enerji trendlerini analiz etti, Küresel Enerji Trendleri Raporu’nu hazırladı. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım devam etse de enerji talebindeki artışı sadece bu kaynaklarla karşılamanın mümkün olmayacağı vurgulanan rapora göre, petrol ve doğalgaza birincil enerji kaynağı olarak bağımlılığımız devam edecek.
Finansal hizmetler, tüketici ürünleri ve endüstriyel sektörlerden, gıda, perakende, enerji, telekomünikasyon, kimya gibi pek çok sektöre danışmanlık hizmeti veren KPMG’nin ‘Küresel Enerji Trendleri’ analizinde orta ve uzun vadedeki gelişmeler, talepler ve kaynakların beklentileri karşılama durumu ele alındı.
Türkiye enerjide dışa bağımlı
Sonuçları değerlendiren KPMG Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı Ayhan Üstün, dünyanın daha on yıllar boyunca öncelikli olarak petrol ve doğalgaza ihtiyaç duyacağının altını çizdi. Ayhan Üstün, şunları kaydetti:
“Kuzey Amerika petrol ve gaz kaynaklarını verimli şekilde işleterek ihracatçı konumuna geçebilirken, Avrupa ve Asya kıtasının bir bölümü enerji bakımından dış kaynaklara daha bağımlı hale geliyor. Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranları ve bu büyümeyi hangi enerji kaynaklarından karşılayabilecekleri küresel trendleri en çok etkileyen faktörler arasına yer alıyor. Enerji verimliliği projeleri ile enerji talebindeki artış sınırlanıyor (enerji talebindeki artış yaklaşık global büyümenin 1/3’ü oranında tahmin ediliyor). Türkiye de bu analizde büyüme için enerji alanında dış kaynaklara bağlı ülkeler arasında yer alıyor.”
Çin’in yenilenebilir enerji talebi yüksek
KPMG Küresel Enerji Trendleri çalışmasından dikkat çeken başlıklar şöyle:
Doğalgaz talebi ağırlıklı olarak gelişmekte olan ülkelerden geliyor.
Enerji ve sanayi sektörleri için daha fazla petrol, doğalgaz, kömür, biyokütle ve elektrik ihtiyacı duyulacak.
Çin; ABD ve AB’nin toplamından daha fazla yenilenebilir enerji talep ediyor.
Başta Hindistan ve Çin olmak üzere Asya kıtası, hacim artışının lideri durumunda.
Asya’daki ulaştırma ve sanayi talebi petrole olan talebi artırıyor.
Büyümenin yüzde 65’i Asya Pasifik ülkelerinden geliyor.
Yüzde 30 daha fazla ulaştırma yakıtı talebi var.
Endüstriyel amaçlı enerji tüketimi, başta petrokimyasallar olmak üzere yüzde 30 arttı.
Küresel elektrik talebi artışı
Küresel elektrik talebinde yüzde 45 artış var.
Çin, küresel talebin yaklaşık yüzde 50’sini oluşturuyor. Ancak büyümeye yüzde 25’ten daha az katkıda bulunuyor. Bu geçtiğimiz 10 yılda ise yüzde 60 civarındaydı.
Kömür azalıyor, yenilenebilir enerji üretimi artıyor. Petrol ve doğalgaz ise sabit duruyor.
Kaynak büyüklüğüne göre kaya petrolü tüm sıvıların yüzde 10’undan daha az.
Bölgesel enerji dengeleri değişiyor.
Afrika’nın kişi başına enerji talebi azalıyor.
Kuzey Amerika petrol konusunda kendine yetmenin yanı sıra doğalgaz ihracatçısı haline gelirken, Avrupa ve Asya daha bağımlı hale geliyor.
Kuzey Amerika’nın petrol ithalatına bağımlılığı, azalan taleple birlikte konvansiyonel olmayan petrol üretimini azaltıyor. ABD’nin ham petrol ihracat yasağının kaldırılması, bu ayarlama sürecine destek oluyor.
Asya’nın talebi, 2035’e kadar bölgeler arası net ithalatın yüzde 80’ini oluşturacak.
Türkiye’nin geleceği jeotermal enerjide
Türkiye’de henüz pek kullanılmayan Jeotermal enerji, gelecekte hem ülkenin enerji açığına, hem de cari açığa çare olarak gösteriliyor. Aydın’ın Germencik ilçesinde jeotermal enerji üretmek üzere ilk çalışmalarını tamamlayan Beştepeler Enerji, Eylül ayında 25 megawatlık ilk üretim için düğmeye basacak.
Yeraltı kaynaklarına yatırımın enerjide dışa bağımlılığı azaltacağını belirten Beştepeler Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Halil İbrahim Çevik ise “Türkiye’nin geleceği Jeotermal enerjide. Türkiye enerji ihtiyacının sadece yüzde 2’sini jeotermal kaynaklardan sağlıyor. Biz sıcak suyu bulunca sadece yanına bir hamam yapmışız. Enerji ve ısınmada kullanmayı fazla düşünmemişiz. Oysa 3 bin metre derine inince 5 bin megawatlık bir güç var. 5-6 bin metrelere inildiğinde ikinci hatta üçüncü rezervleri bulabiliriz. Bu da nükleer enerji ile eşdeğer” dedi.
Jeotermal enerjinin rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerjilerin içinde en verimlisi olduğuna dikkat çeken Çevik, “Üç bin metreden çıkardığımız 140 – 150 derecedeki suyu ve buharını kullanarak enerji elde ediyoruz. Sıcaklığı 60 -70 dereceye inen suyu yine açtığımız kuyular ile aldığımız yere bırakıyoruz. Yani bir döngü sağlıyoruz. O su, magmanın etkisiyle tekrar ısınıyor ve biz yine kullanıyoruz. Jeotermal, son derece çevreci bir enerji. İsterseniz bu suyu bulunduğunuz ilin veya ilçenin ısıtılmasında da kullanabilirsiniz. Biz çevremizdeki köylere evlerini ve seralarını bu suyla ısıtabileceklerini, altyapısını hazırladıkları takdirde suyu ücretsiz verebileceğimizi söyledik. Germencik ilçesinin ısıtılması konusunda böyle bir girişimimiz var” bilgisini verdi.
(1)