Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği MÜSİAD Bilgi Teknolojileri Sektör Kurulu, “Gelecekle İş Yapmak” mottosuyla hazırladığı “Gelecekte Teknoloji Raporu”nu açıkladı. Raporda, dönüşümle geleceğe hazırlanmak gerektiği vurgusu yapılıyor.
Gelecekte Teknoloji Raporu, Türkiye’nin önde gelen firmalarının Bilgi Sistemleri Grup Başkanları’nın (CIO) da katıldığı bir basın toplantısıyla açıklandı. Toplantıda, gelecekte iş yapma konusunda yeni oluşan ekonomik modeller ve fırsatlar, bu yeni yapıya dönük atılması gereken adımlar, nesnelerin interneti (IOT), sanayi 4.0, bulut teknolojileri, büyük veri (Big Data) gibi önemli teknolojik gelişmeler ve bilgi teknolojileri sektöründeki sorunlar ele alındı.
Basın toplantısında konuşan MÜSİAD Bilgi Teknolojileri Sektör Kurulu Başkanı İhsan Taşer, “Yeni dünyaya yönelik atılması gereken adımları karar vericilere ve paydaşlarımıza anlatmayı esas alıyoruz. Dijital dönüşüm dalgasından faydalanarak, ülkemizi geleceğe, 2023’e hazırlıyoruz. Üyelerimizin, paydaşlarımızın, sektörün ve kamu kurumları ile sektöre yön verenlerin bu değişime hazır olması için çalışıyoruz” diye konuştu. İhsan Taşer, şöyle devam etti:
“Amacımız, dijital dönüşümün şekillendirdiği yeni dünyayı, yeni iş modellerini, yeni pazarları, yeni sektörleri, yeni ekonomiyi ve bunların gelecek etkilerini kavramak. Bununla birlikte dönüşümün, etik ilkeler çerçevesinde, toplumun refah ve huzurunu artırıcı şekilde yönlendirmek ve insan merkezli olmasını sağlamak. Bunun için ilk olarak, milli gelir içerisindeki Ar-Ge harcamalarının payı yüzde 3’e çıkarılmalı. Devletin inovasyona dayalı bilgi teknolojileri vizyonu, bürokrasiden başlayarak tüm paydaşlara yaygınlaştırılmalı ve kültür haline dönüştürülmelidir.”
“Ben’ değil, ‘Biz’ ekonomisi ön plana çıkacak”
Bulut, mobil, büyük veri teknolojileri ve gelişen sosyal ağların dünyada dijital dönüşümü tetiklediğini ifade eden Taşer, “Dijital dönüşümle birlikte dünyada iş yapma kültürü değişiyor. Deneyimden önce meziyete dayalı nitelikli insan kıymetleri, yöneticilik yerine adil liderlik önem kazanıyor. Doğru insanların ürettiği doğru fikirler öne çıkıyor. Fason üretim yerini yeni ve kaliteli ürüne bırakıyor ve de müşteri odaklı olmak ile müşteri değeri oluşturmak, olmazsa olmaz hale geliyor. Sanayi 4.0, siber güvenlik, nesnelerin interneti, mesh altyapılar, 3-B yazıcılar, derin öğrenme, yeni tip sensörler dijital çağın kavramlarıdır. Bu kavramlar, telekomu, ulaşımı, eğitimi, sağlığı, enerjiyi, e-ticareti ve e-devleti yeniden şekillendirecek. “Ben” değil “Biz” ekonomisine vurgu yapan, platform tabanlı çözümler ön plana çıkacak” şeklinde konuştu.
Yeni iş alanları ortaya çıkacak
Bu teknolojik gelişmelerin, küresel normları da değişime uğrattığını, ahlaki ve hukuki perspektiflerin de yeniden sorgulanmasına yol açmakta olduğunu, sosyal bilimlerde de yeni ufuklar açtığını vurgulayan Taşer, “Örneğin büyük çoğunluğu bireylere ait bu bilgilerin, kişilerin mahremiyetini ihlal etmeden, hukuka uygun bir şekilde anonimleştirilmesi ve buradan kamuya yarar sağlayan modeller çıkarılması gibi yeni iş alanları ortaya çıkıyor. Yeni dönemde, birçok mesleğin ve iş modelinin radikal biçimde değişeceği öngörülüyor. Bu öngörü ile Türkiye’nin sosyolojik değişimlere de hazırlıklı olması, gelecek Türkiye kurgusu açısından önemlidir” dedi.
“Türkiye katma değerli teknoloji üretimini önceliklendirmeli”
Dünyanın ilk 10 ekonomisine girme hedefi ile hareket eden Türkiye’nin, bu hedefine ulaşmak için katma değerli teknoloji üretimini önceliği haline getirmek zorunda olduğunu belirten Taşer, yeni ekonominin en önemli yanının entegre bir model olduğunu, bu modelin, üreticileri bu yapının birer parçası haline getireceğini, yeni düzen içinde Türkiye’nin, mevcut bilgi birikimi ve genç insan kaynağı potansiyeli ile yer alabileceğini ve katma değerli üretici konumunda roller alabileceğini dile getirdi. Taşer, ülkemizin bu dönüşümde hak ettiği yeri alması için atması gereken adımları şu şekilde sıraladı:
“Devletin inovasyona dayalı Bilgi Teknolojileri vizyonu, bürokrasiden başlayarak tüm paydaşlara yaygınlaştırılmalı ve kültür haline dönüştürülmeli. İşin ehli olan girişimciler daha çok teşvik edilmeli ve bunlara girişim sermayesi sağlamak için kurulan sistemler işler hale getirilmeli. Bankacılık ve katılım bankacılığı sisteminde biriken fonların bir bölümünü proje ve girişim sermayesi desteği şeklinde verilmesini gerekli kılan düzenlemeler yapılmalı. Üniversiteler, inovasyon kültürünün vücut bulduğu ve sonuç odaklı olarak sanayiye destek verilen ortamlara dönüşmeli. Şirketlerin katma değerli ürünler üretmesi, bir ekosistem oluşturması ve satış-pazarlamada global vizyon oluşturması teşvik edilmeli. Her alanda iş ehline teslim edilmeli. Pazarda adil rekabet koşullarının oluşturulması ve korunmasına özen gösterilmeli. ARGE harcamalarının payı milli gelirin %3’üne çıkarılmalı. Teknoloji tüketicisi olmanın yanında teknoloji üreticisi olmalı. Eğitim diploma ya da sertifika için değil, keşfetmek ve faydalı bilgi üremek için verilmeli ve ‘Zahmetsiz rahmet olmaz’ düsturu ile hareket edilmelidir.”
GIDAHATTI DERGİSİNİ ÜCRETSİZ İNDİRİN
(8)