Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye ile müzakerelerin geçici olarak dondurulmasına ilişkin kararının AB ruhunu yansıtmadığını kaydetti.
TÜRKONFED, AP’nin kararının hukuki bağlayıcılığı olmadığını hatırlatarak, ihtiyaç duyulan, uzun vadeli stratejik vizyonu, yapıcı ve yaratıcı yaklaşımı yansıtmadığını kaydetti.
“AB ruhunu yansıtmıyor”
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“AP’nin kararı, AB ile 1963 yılından bugüne yürütülen ve 2005 yılında tam üyelik müzakerelerini başlatan, ‘çok sesli’ ve ‘çok kültürlü’ AB ruhunu yansıtmamaktadır. Söz konusu karar ile benimsenen tutumun Avrupa Birliği (AB), Türkiye ve tüm Avrupa vatandaşlarının geleceği için doğru olmadığını, AP üyeleri ve diğer AB kurumlarıyla görüşmelerimizde sürekli vurguluyoruz. AB ile sürdürdüğümüz 50 yılı geçen ekonomik ve siyasi ilişkilerin bugün geldiği noktanın her iki tarafa da ağır maliyetleri olacağını hatırlatıyoruz.”
“Müzakere sürecinin devamı elzemdir”
Türkiye’nin, AB yolunda kararlılıkla ilerleyen bir demokrasi ve ekonomi olduğunun vurgulandığı açıklamada, “Asya, Orta Doğu ve Afrika gibi tüm dünya ile daha iyi ilişkiler geliştirebilmelidir. Bunlar, birbirini destekleyen süreçlerdir. Türk ekonomisinin küresel rekabet gücü, Türk ve AB halklarının huzur, refah ve kalkınması açısından müzakere sürecinin devamı elzemdir. Kararın her iki taraf kamuoyunda soğukkanlı ve hassasiyetle değerlendirilmesi gerekmektedir. Verilen karar üyeliğin askıya alınması değil, AB mevzuatında bulunmayan ‘geçici olarak sürecin fiili durması’ tavsiyesidir. Kararın hukuki bağlayıcılığı olmamakla beraber, son dönemde yaşanan gelişmeler ışığında siyasi niteliğinin ağırlık bastığı anlaşılmaktadır.” Denildi.
“Köprüleri atma zamanı değil”
AB ile köprüleri atmanın doğru olmadığının belirtildiği açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Doğru bildiklerimizi bıkmadan anlatmak, doğru söylenenleri de ülkemizin demokratik ve ekonomik refahı için dikkate almak önemlidir. Karşılıklı ilişkilerimizin güven temelinde gelişmesi, sorunların, siyaset kanallarını açarak çözülmesi, her iki tarafında karşılıklı hassasiyetlere azami özen göstermesi sorunun çözümü yolunda atılacak en önemli adımdır.
Türkiye, demokrasiden insan haklarına, hukukun üstünlüğünden basın özgürlüğüne ve yargı bağımsızlığına kadar uzanan, evrensel değerleri, ekonomik ve toplumsal olarak özgürlüklerin genişletilmesi noktasında geliştirmeye devam ettikçe, rotasını doğru belirleyecektir. Zira Türkiye’nin yönü hep AB olmuştur. AB’nin rotasının da Türkiye olması gerekmektedir.”
(3)