Sözcü Gazetesi’ne konuşan Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz, 2017 yılı için gıda fiyatları ile ilgili küresel tahminlerin ‘stabil kalacağı’ yönünde olduğuna işaret etti. Kopuz, “Ancak, kur ve maliyet artışları ile küresel ekonomi ile iklim alanlarındaki belirsizlikler 2017’de gıda fiyatları açısından belirleyici olacak” dedi.
Sözcü Gazetesi’nden Sayime Başçı, “Gıda Fiyatları Dolarla Yarışıyor” başlıklı haberinde, son dönemde döviz kurundaki artışların gıda fiyatlarına yansıdığını bildirdi. “Döviz kurundaki dalgalanma gıda fiyatlarını vurdu” diye yazan Başçı, doların bir yıl içerisinde Türk Lirası karşısında yüzde 21 değer kazandığına işaret ederek, gıda maddelerinin fiyatlarındaki artışlardan örnekler verdi.
Yılbaşından bu yana döviz kurunda yaşanan yüzde 8,8’lik yükselişin ise henüz raflara yansımadığını belirten Başçı, dolardaki yükselişten ithal gıda ürünleri doğrudan etkilenirken, yerli tarım ve sanayi ürünlerinde ise hammadde, mazot, gübre, elektrik, tohum gibi maliyet kalemlerindeki artışların fiyatların yükselmesine neden olduğunu yazdı.
Belirsizlik fiyatları daha da artıracak
Haberde, Türkiye Gıda ve içecek Sanayii Dernekleri Federasyonu Başkanı Şemsi Kopuz’un değerlendirmelerine de yer verildi.
TGDF çatısı altında faaliyet gösteren gıda ve içecek üreticilerinin en temel önceliğinin halkın sağlıklı , hijyenik gıdaya en ekonomik şekilde ulaşmasını sağlamak olduğunu vurgulayan Kopuz, şunları söyledi:
“Bu noktada ısrarla ifade ettiğimiz husus, ‘gıda fiyatlarına ilişkin değerlendirmelerin global hammadde fiyatlarından bağımsız yapılamayacağı’. Global hammadde fiyatlarının seyrine ise küresel ısınma, artan nüfus, değişen tüketim modelleri gibi unsurlar yön veriyor.
Nitekim OECD ve FAO’nun 2016-2025 Tarımsal Görünüm Raporunda, bu ifade ettiklerimizin dışında ‘Petrol fiyatları, verim ve ekonomik büyümedeki değişimler gibi birçok belirsizliğe’ vurgu yapılıyor.
Tüm bu unsurların yanında birçok politika belirsizliği de mevcut. Bunlardan biri, Çin’in kısa bir süre önce duyurduğu, yurt içi fiyatların belirlenmesini ve stokların yönetimini kapsayan tahıl politikası.
“Gıda fiyatlarına geniş bir çerçeveden bakılmalı”
Dolayısıyla gıda fiyatlarına ilişkin değerlendirme yaparken çok geniş bir çerçeveden bakmak zarureti var. Bu noktada hammadde fiyatlarında salt kur artışı bazında bir değerlendirme, gıda sanayinin yapısal birçok sorununu da göz ardı etmek anlamına gelir. Gıda sanayinin hammadde olarak kullandığı tarımsal ürünlerdeki maliyetlerin yüksekliği, bunun yanında enerji ve diğer girdi kalemlerindeki maliyetler de fiyatların seyrinde etkili olmaktadır.
Dünya Bankası’nın 24 Ocak 2017 tarihinde yayınladığı gıda hammadde fiyatlarındaki seyri ortaya koyan Rapora göre; Tarımsal Fiyat Endeksi’nin 2017 yılında stabil kalması beklense de, endeks bileşenlerine yönelik tahminler arasında tedarik koşullarına bağlı olarak büyük farklar var.
Yağlar ile yağlı tohum küspelerinde ve hammadde bileşenlerinde küçük artışlar (sırasıyla %3 ve %2) beklenmektedir. Bu artışın nedeni, Doğu Asya’daki arzın olumsuz hava koşullarına bağlı olarak düşük kalmasıdır. Bu artış, tahıl fiyatlarındaki bir düşüşle (%3) dengelenecektir. Tahıl fiyatlarındaki düşüşün nedeni; Orta Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki elverişli koşullar sayesinde yükselen arz tahminleridir.
Tarımsal fiyat tahminlerine yönelik yukarı yönlü riskler arasında, Doğu Asya ve Güney Amerika’daki kötüleşen hava koşulları ve enerji fiyatlarındaki artışın beklenenden yüksek olması bulunuyor. Her iki durum da birçok gıda fiyatı için oldukça belirleyicidir. La Nina (El Nino’nun tersi bir atmosfer olayı) kaynaklı arz sorunları azalmış durumdadır. Aşağı yönlü riskler arasında da özellikle tahıllara yönelik tarımsal sübvansiyonlar bulunuyor.”
(11)