AB ile ABD arasındaki Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) belgelerinin basına sızan 250 sayfalık bir bölümü, anlaşmanın gerçekleşmeme olasılığının arttığını gösteriyor. Sızan belgelerinde, gıda endüstrisi için oldukça önemli noktalar da var.
Basına sızan TTIP belgeleri, Nisan 2016’da hazırlanan, görüşmelerin 13. turu öncesindeki taslak metnin yaklaşık olarak yarısını kapsıyor. Metin en yeni nüsha olmasa da, işlerin ne yönde geliştiği konusunda bilgi veriyor.
Sızan belgeler arasındaki 3 bölüm, gıda endüstrisi için oldukça önemli. Bu bölümler şu şekilde: Tarım, Mevzuat İşbirliği, Sağlık ve Bitki Sağlığı Önlemleri.
Dağlar kadar fark var
Sızan belgeleri AB ve ABD’nin mevzuat yönünden ne kadar farklı olduğunu gösteriyor. Greenpeace tarım politika direktörü Marco Contiero’ya göre ABD mevzuat konusunda daha rahat bir yaklaşım içerisinde.
AB’de, ürünlerin güvenli olduğunu ispatlamak firmaların göreviyken, ABD’de yetkililerin ürünlerin güvenli olmadığını ispatlaması gerekiyor. Buna göre, sağlık ve bitki sağlığı önlemleri bölümündeki ABD talepleri şu endişeleri ortaya çıkarıyor:
“Taraflar, aşağıda ifade edilenlerle ilgili gereksiz tekrar ve yüklerden kaçınacaktır:
(a) modern tarım teknolojisi ürünlerine yönelik onay ve izinler sürecinin bir parçası olarak başvuranlardan istenen belge, bilgi ve eylemler; ve
(b) Taraflardan birinin, modern tarım teknolojisi ürünlerine yönelik onay ve izinler sürecinin bir parçası olarak değerlendirdiği tüm bilgiler.”
Daha açık yazılacak olursa, ABD bir şey yapacağında, AB, yeni kanıtlar ortaya çıkmadığı sürece kendi değerlendirmelerini yürütmek yerine firmaların ABD yetkililerine sunduğu belgeleri kabul etmek zorunda kalacak.
Genetiği değiştirilmiş organizmalar, gıda teknolojisi ve gıda endüstrisi konusunda en çok tartışılan konulardan biri. ABD’de devlet, endüstri ve tüketiciler GDO’yu benimserken, AB’de politika ve tüketiciler buna şiddetle karşı çıkıyor. Bu nedenle gıda firmaları bazı ürünlerinde gönüllü bir şekilde “GDO içermez” benzeri politikaları uygulamaya koyuyor.
Sözler, sözler
Avrupa Tarım ve Kırsal Gelişim Komiseri olan Phil Hogan, tüketicileri korumak için AB’nin katı mevzuat sistemlerini sürdürme sözü verdi. Greenpeace’in sızdırdığı belgelerin akabinde yayınlanan bir yazıda, ticaret komiseri Cecilia Malmström, 28 AB ülkesinin Komisyona görüşmeler için verdiği görüşme direktifine sahip olduğunu, burada iyi bir anlaşmanın ve AB’nin tartışmayacağı kırmızı çizgilerin ne olduğunun açıkça ifade edildiğini dile getirdi.
Greenpeace AB direktörü Jorgo Riss, Malmström’ün çevre ve tüketicilerin korunacağına söz vermesine karşın kanıtların farklı göründüğünü söyledi.
Önce sen göster
ABD, AB’nin gıda etiketleri, genetik modifikasyon, tarım kimyasallar ve benzeri konularındaki katı mevzuatlarına sıcak bakmıyor. ABD bu nedenle anlaşmanın parçası olarak düzenlemeleri görmek istiyor.
Mevzuat işbirliği bölümündeki ABD’ye ait bu ifadeler durumu anlatıyor: “etki değerlendirilmesi yapılan merkezi seviyedeki planlı mevzuat hareketleri için, Taraflar mümkün olduğunca erken bir zamanda, planlı paydaş istişareleri ve ticaret ve yatırım üzerindeki önemli etki potansiyellerini de kapsayacak şekilde, bilgi plan ve zamanlamayla ilgili, açık bir şekilde bilgi vermelidir.”
Greenpeace yetkilisi Contiero’ya göre teklif, ABD’nin AB mevzuatı üzerinde etki sahibi olması için bir yol sunuyor.
Sallantılar ve dönüşler
Geçtiğimiz hafta, AB piyasasının ABD’den ithal edilen ucuz mallarla dolacağı yorumu yapılmıştı. Bu aşamada, gıda üreticilerinin ve perakendecilerin, yapılacak bir anlaşmadan kazanan veya kaybeden olarak çıkacağını söyleme henüz zor.
Contiero, “kartlar henüz oynanmadı, örneğin perakendecilerin elinde birçok ürün var, bunların bir kısmı olumsuz etkilenirken bir kısmı olumlu etkilenecek,” ifadelerini kullandı.
Anlaşmanın küçük firmaları etkileme ihtimali mevcut olsa da , küresel ölçekteki hızlı tüketim ürünleri markalarının üzerindeki etkiyi tahmin etmek oldukça zor.
Hızlı sonuç alınmayacak
Anlaşmanın önünde uzun bir yol var. Tüketiciler karşı çıktıkça, TTIP ile ilgili olumsuz düşünceler devam edecek.
Öte yandan AB müzakerecileri, toplumu bilgilendirmek için elinden geleni yaptığını söyledi.
Malmström, hiçbir AB ticaret anlaşmasının, tüketici koruma, gıda güvenliği veya çevre koruması seviyesini düşürmeyeceğini yineledi.
Malmström basına sızan belgelerin endişe yaratacak kadar büyük olay olmadığını düşünebilir, ancak anlaşmanın önünün tıkanma ihtimali hiç de az değil.
Almanya’da toplu gösteriler olurken Fransız hükümeti anlaşmayı mevcut haliyle reddedebileceğini düşünüyor. Anlaşmanın 28 üye ülkenin tamamı tarafından onaylanması gerekiyor.
AB ile ABD arasındaki bu görüşmeler Temmuz 2013’te başladı. Aradan geçen 3 yılda birtakım önemli konularla ilgili aşama kaydedilmedi. Öte yandan gıda endüstrisi bu anlaşmanın önemli unsurlarından bir tanesi.
GIDAHATTI DERGİSİNİ ÜCRETSİZ İNDİRİN
(6)