Yoğurdun ilk defa nasıl yapıldığına dair yeterli miktarda bilgi mevcut olmamakla birlikte Kaşgârlı Mahmut tarafından 10. yüzyılda yazılan Divan-ı Lügat-it Türk ve Balasagunlu Yusuf Has Hacip tarafından yazılan Kutadgu Bilig adlı eserlerde “yoğurt” sözcüğüne rastlanmaktadır.
Yoğurdun Avrupa’da yayılışıyla ilgili ilk bilgiye Fransız tıp tarihinde rastlanmaktadır. 16. yüzyılda Fransa krallarından I. Fransuva ateşli ishal hastalığına yakalanmıştır. Hiçbir doktorun tedavi edemediği kralı Osmanlı İmparatorluğu’ndan gelen bir doktor yoğurt ile tedavi etmeyi başarmıştır.
Avrupa’da, bilhassa Amerika’da yoğurda “Bulgar Sütü” adı verilmektedir. Bunun sebebi M. Grikoraff adında bir Bulgar doktorun, 19. asrın sonunda, İsviçre’nin Cenevre şehrinde yaptığı araştırmada yoğurttaki Lactobacillus bulgaricus adı verilen mikroorganizmayı keşfetmesidir. Yoğurdun Avrupa’da esaslı olarak yayılması, Pasteur Enstitüsünde çalışan Nobel ödüllü Rus bakteriyolog Metchnökoff’un ileri sürdüğü fikir ile sağlanmıştır. Metchnökoff yoğurdun bağırsaklardaki kokutucu bakterileri öldürdüğü ve faaliyetlerine mani olduğu için hayatı uzattığını ileri sürmüş ve misal olarak Kafkasya, Balkanlar ve Türkiye’deki uzun ömürlü insanların hep yoğurtla beslendiği belirtilmiştir. Avrupa’da bu suretle yayılan yoğurt Amerika’ya götürülmüştür. 1932 yılında Dr. J.M. Rosell kendi adı ile kurduğu enstitüde yoğurt kültürü yapmaya başlamıştır. Eski dünyadan Asya ve Afrika’da yoğurdun yayılışı Türk göçleriyle birlikte olmuştur. Hindistan, İran, Mısır, Lapand, İzlanda, İskandinavya ve Moğolistan bu arada anılabilir. Çin’de yoğurt yendiğini Marco Polo yazmaktadır.
Günümüzde birçok millet yoğurdun ilk kez kendileri tarafından üretildiğini ileri sürmekte, bu besini sahiplenmektedir. Başlangıçta yoğurdun hangi millet ya da kavim tarafından bulunduğuna dair somut bir bilgi olmamakla birlikte, yoğurt öz Türkçe bir kelimedir. Bu nedenle Orta Asya Türkleri tarafından bulunduğu kabul edilmektedir.
(0)