Küresel nüfus büyümeye devam ettikçe, devlet yönetimleri tarımın çevresel etkisini de göz önünde bulunduran tarımsal inovasyon çözümlerine yöneliyor.
Artan nüfus ve beslenme sorunları
Birlemiş Milletler tahminlerine 2050 itibariyle küresel nüfusun 9,7 milyara, 2100 itibariyle de 11,2 milyara ulaşması bekleniyor.
Bununla birlikte gıdaya erişim konusu dünyanın birçok bölgesinde sorun olmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre, 2014-16 döneminde yeterli beslenemeyen insanların sayısı 780 milyon oldu.
Öte yandan, The Lancet dergisinde yayınlanan önemli bir çalışmaya göre, gelir seviyesinin yüksek olduğu ülkelerde ise 375 milyon kadın ve 266 milyon erkek aşırı kilolu veya obez.
Küresel ısınma ve emisyonlar
Aynı zamanda, gıdaya yönelik talebin artması çevre ve doğal kaynaklar üzerinde oldukça büyük bir baskı oluşturuyor. Tarım, gezegenin ısınmasına neden olan sera gazlarını oluşturan unsurlar arasında en büyüğü.
FAO’nun en yeni tahminlerine göre tarım, ormancılık ve balıkçılık nedeniyle ortaya çıkan sera gazı emisyonu son 50 yılda 2 katına çıktı. Uygun önlemlerin alınmaması halinde ise 2050’ye kadar fazladan %30’luk bir artış daha söz konusu olabilir.
Tarımdan kaynaklanan toplam yıllık emisyon 2011 yılında karbon dioksit eşdeğerinden 5.335 metrik tonluk bir rekor kırdı. Bu seviye, 2001-2010 dönemi ortalamasından %9 daha yüksek. Tarımla bağlantılı emisyonun %44’ünü Asya, %25’ini Amerika, %15’ini Afrika, %12’sini Avrupa, %4’ünü ise Okyanusya üretiyor.
FAO’ya göre, 2050’de nüfusun 9,6 milyara ulaşması halinde, küresel gıda talebinin %70 artması bekleniyor.
Sorunlara karşı nasıl bir yaklaşım benimseniyor?
Avrupalı politikacılar şu sıralarda 2002 sonrasındaki Ortak Tarım Politikası’nın önceliklerini, politikanın küresel sorunlara nasıl ayak uydurabileceğini ve AB’li çiftçilerin dünyayla rekabet etmesine nasıl yardımcı olabileceğini tartışıyor.
Sıkça dile getirilen “daha azını kullanarak daha fazlasını üretmek” anlayışı bu dönemde yasa koyucular tarafından da tarımdaki ilk öncelik olarak görülüyor.
Tarımsal inovasyon sorunlara çare olabilecek mi?
Tarımsal inovasyon konusunda genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) oldukça büyük bir başlık. Son 10 yılda büyük tartışmalara konu olan GDO’ların geleceğini politikacılar, kamuoyu ve bilimsel araştırmaların birlikte şekillendirmesi bekleniyor.
Birçok tarım-gıda işletmesi, biyoteknolojilerin tarımın sürdürülebilirliği için kritik olduğunu düşünüyor.
Bazı taraflara göre ise tarımsal inovasyon sadece teknolojik çözümlerde ibaret değil. Organik Tarımsal Hareketler Federasyonu (IFOAM EU), organik tarımı “inovasyonu yönlendiren bir unsur” olarak görüyor. Bunun nedeni, organik tarımın ileri düzey bilgi birikimi ve beceri gerektirmesi.
Ancak Avrupalı çiftçiler son dönemde uzun soluklu trendleri takip etmek yerine kısa dönemli krizlerle mücadele etmek durumunda kaldı.
(20)