Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Türkiye’nin sınai mülkiyet alanında liderlerin liginde var olacağını belirtirken, ATO Başkanı Gürsel Baran ise “Markalarımız dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girme hedefimizin kilometre taşlarıdır” dedi.
Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT), Patent ve Marka Vekilleri Derneği (PEM) ve ATO’nun iş birliği ile Sınai Mülkiyet Kanunu tanıtım toplantısı gerçekleştirildi.
Toplantıda konuşan Bakan Faruk Özlü, yeni kanunun neler getirdiğini, neleri değiştirdiğini, özellikle iş dünyasına çok iyi anlatmak gerektiğini kaydetti.
Fikri ve sınai mülkiyet alanında en önemli konunun nitelikli insan gücü olduğunu ve Fikri Mülkiyet Akademisinin çok önemli faaliyetler gerçekleştireceğini ifade eden Özlü, Sanayi Bakanlığının bu konuda her türlü desteği sağlayacaklarını ifade etti.
Avrupa’da en fazla marka başvurusu yapılan ülke
Bakan Özlü şunları kaydetti:
“2011 yılından bu yana her yıl 100 binin üzerinde marka başvurusuyla Avrupa’da en fazla marka başvurusu yapılan ülkesi olmamız, bir tesadüf ya da sıradan bir olay değildir. Bu önemli bir farkındalık göstergesidir. Türk insanı, sınai mülkiyet haklarını korumak istediğini ve geleceğe dair umutlarının ve beklentilerinin olduğunu açıkça gösteriyor. Bu dinamizm ve beklenti, tasarım başvurularına da yansıyor. 40 binin üzerinde tasarım başvurusuyla Avrupa’da 3’üncü, dünyada ise 6’ncı sırada yer alıyoruz.
Türkiye son 14 yılda yerli patent başvuru sayısını 16 katına, tescil sayısını 24 katına çıkardı. 2016’da yerli patent başvuruları bir önceki yıla göre yüzde 17 artış gösterdi ve 6 bin 445’e yükseldi. 3 bin 457 yerli faydalı model başvurusuyla birlikte Türkiye’de yaklaşık 10 bin yerli buluş için patent ve faydalı model başvurusu yapıldı.
Faydalı model ve tasarım niteliğini artıracak olan bu tedbirlerle, aslında kendimize ve ülkemiz sanayisine önemli bir mesaj veriyoruz. Türkiye, sınai mülkiyet alanında emekleme ve öğrenme dönemini artık geride bırakmıştır. Bundan sonra mücadele edeceğimiz liderlerin liginde, daha nitelikli buluşlarla, özgün tasarımlarla ve güçlü markalarla var olacağız.
Hedefimiz, bu buluşları, tasarımları ve markaları rekabet gücümüze katkı sağlayacak araçlara dönüştürmek olacak. Bugün geldiğimiz noktada, bu hedef doğrultusunda sağlam bir yasal altyapıyı ülkemize kazandırmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Sınai mülkiyet sisteminin önemli sac ayaklarından biri de Patent ve Marka Vekilliği müessesesi . Büyük Ar-Ge harcamaları sonucunda ortaya koyduğunuz yenilikleri, etkin bir şekilde koruyamadığınız zaman, bu durum cephede kazanmış olduğunuz savaşı, masa başında kaybetmeniz anlamına gelecektir.
Meslek faaliyetiyle ilgili etkin bir denetim mekanizması oluşturmak için yeni bir yönetmelik üzerinde çalışıyoruz. Bu düzenleme ile Patent ve Marka Vekilleri Disiplin Kurulunu ve bu mesleğin kurallarını tanımlamış olacağız.”
Yakın zamanda Üretim Reformu Paketi ve TÜBİTAK’ın yeniden yapılandırılması çalışmalarının da önemine işaret eden Özlü, finans ve sigorta kesiminin de KOBİ desteklerinden faydalanabilmesinin yolunu açtıklarını hatırlattı.
“Markalaşma kalkınmanın anahtarı”
ATO Başkanı Gürsel Baran da küresel ekonominin büyük sancılar yaşadığı bir dönemden geçildiğini belirterek, değişen dünya koşulları ile işletmelerin, küresel ürün ve markalaşmaya her zamankinden daha fazla önem vermesinin zorunlu hale getirdiğini ifade etti.
Baran, markalaşmayı kalkınmanın anahtarı olarak gördüğünü dile getirerek, fason üretimin yerini markanın katma değerinin alması gerektiğini vurguladı.
Baran, “Markalarımız dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girme hedefimizin kilometre taşlarıdır. ATO olarak, geçtiğimiz aralık ayında gençlerde marka bilinci oluşturmak ve Ankara’dan küresel markalar çıkmasına katkıda bulunmak amacıyla 2. Ankara Marka Festivali’ni düzenledik. İlk yıl 8 bin 500 kişinin izlediği festivalimizin katılımcı sayısı 15 bini aştı.” diye konuştu.
Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi
Baran, coğrafi işaretli ürünlerin Avrupa, ABD ve gelişmiş ülkelerdeki tahmini pazar büyüklüğünün 200 milyar doları aştığına dikkati çekerek, AB ülkelerinden dünyaya ihraç edilen işlenmiş ürünlerin yüzde 70’inin coğrafi işaretli ürün olduğunun tahmin edildiğini kaydetti.
Türkiye’de 2 bin 500’ün üzerinde coğrafi işaret tescili alabilecek ürün bulunduğu halde 200 civarında tescilli ürün olduğunu ifade eden Baran, “Ankara Ticaret Odası olarak coğrafi işaretlerin ülkemizde ihmal edilen ekonomik boyutuna kamuoyunun ve kamu otoritesinin dikkatini daha fazla çekmek amacıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Türk Patent ve Marka Kurumu, Ankara Üniversitesi ve Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı’nın katkılarıyla, 28-29 Nisan 2017 tarihlerinde ATO Congresium’da Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi düzenleyeceğiz.” dedi.
(6)