TÜSİAD, kayyum atamalarını yeniden belirleyen düzenlemeye ilişkin görüşlerini bildirdiği açıklamasında, “Türkiye’de faaliyet gösteren tüm şirketlerin ticari faaliyetlerini doğrudan etkileyebilecek bu tip önemli ve ağır sonuçlar doğurabilecek bir düzenlemenin, ilgili düzenleyici otoriteler ve paydaşların aktif katılımı ile uzun ve titiz bir değerlendirme sürecinden geçerek hazırlanmış olmasının gerektiğini düşünmekteyiz” ifadelerine yer verdi.
Şirketlere kayyum atanmasına neden oluşturan suçlar listesi ve kayyumun yetki alanı genişletiliyor. Terör ve örgütlü suçlara ilişkin soruşturma süreçlerinde kayyum atanabilecek.
TÜSİAD, TBMM’ye gönderilen kayyum atanması düzenlemesiyle ilgili yaptığı yazılı açıklamada, “Kayyum atanması ile ilgili düzenlemenin, başta ticaret hayatı ve özel mülkiyet hakkı alanlarında olmak üzere doğurabileceği önemli riskler açısından yeniden değerlendirilmesine ihtiyaç vardır” denildi.
Açıklama şöyle:
“13.06.2016’da TBMM Başkanlığı’na iletilen “Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 34’üncü maddesi ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 133’üncü maddesi çerçevesinde kayyım atanabilecek durumların kapsamına aşağıdaki suçların da eklenmesi öngörülmüştür:
- TCK Md. 155 güveni kötüye kullanma suçu ve TCK Md. 158 nitelikli dolandırıcılık
- Sermaye Piyasası Kanunu (SPKn) Md. 110’da tanımlanan aşağıdakiler dahil tüm suçlar
- Halka açık şirketler için örtülü kazanç aktarımı suçu
- Yatırım kuruluşları, fon kurulları ve teminat sorumluları için müşteri varlıklarını kötüye kullanma ve kayıtlarda hile türünden işlemler
Türkiye’de faaliyet gösteren tüm şirketlerin ticari faaliyetlerini doğrudan etkileyebilecek bu tip önemli ve ağır sonuçlar doğurabilecek bir düzenlemenin, ilgili düzenleyici otoriteler ve ilgili paydaşların aktif katılımı ile uzun ve titiz bir değerlendirme sürecinden geçerek hazırlanmış olmasının gerektiğini düşünmekteyiz. Böyle bir süreç izlenmeksizin hazırlandığından endişe edilen söz konusu tasarı aşağıdaki riskleri içermektedir:
- CMK 133’deki diğer suçların niteliği ile uyumsuzluk, yerindelik ve orantılılık ilkelerine aykırılık riski
- Kapsamının genişliği nedeniyle olağan ticaret hayatını olumsuz etkileme ve mülkiyet hakkını zedeleme riski
- Sermaye Piyasası Kanunu’nun kendi içindeki bütünlüğünün bozulması ve ikili bir yapının oluşması riski
- Benzer tedbir imkanlarının Sermaye Piyasası Kanunu’nda zaten halihazırda yer alması, yeni bir tedbire ihtiyaç bulunmaması
- Hukuk tekniği ve usul hükümleri açısından riskler
Konu ile ilgili olarak, Başbakan Binali YILDIRIM, Başbakan Yardımcısı Nurettin CANİKLİ, Başbakan Yardımcısı Mehmet ŞİMŞEK, Adalet Bakanı Bekir BOZDAĞ ve Ekonomi Bakanı Nihat ZEYBEKÇİ ile paylaştığımız görüşlerimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.”
GIDAHATTI DERGİSİNİ ÜCRETSİZ İNDİRİN
(5)