Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkiye’de enflasyon sepetindeki gıda ağırlığının mantığa aykırı olduğunu kaydetti ve anket yönteminin matematik anlamında sorgulanması gerektiğini ifade etti.
Son yıllarda enflasyon denilince ilk akla gelen gıdanın, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) her yıl üç ayrı anket ile belirlenen enflasyon sepetindeki ağırlığının değiştirilmesi konusunda başlayan tartışmalar sürüyor.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Ekonomi Başkanı Nihat Zeybekci’nin yıl sonunda enflasyon sepetinde gıdanın ağırlığının azaltılacağı açıklamasına karşın, “TÜFE sepetindeki ağırlıklar hanehalkı anketleri ile belirlenir. Bir müdahale söz konusu değildir, asla olmayacaktır” dedi.
TÜİK’in enflasyon hesabında dikkate aldığı sepette gıdanın yüzde 24’e ulaşan ağırlığının, yıl sonunda yüzde 20’lere çekileceğini belirten Zeybekci, Türkiye Tasarım Haftası/Design Week Turkey’in açılışı ve Design Turkey Ödül Töreni öncesinde, enflasyon sepetinde gıdanın ağırlığına ilişkin basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
“Matematiğe aykırı”
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Anket yönteminin çıkardığı sonuca bir daha bakmamız gerekiyor.” dedi. Enflasyon sepetinin tespitinin anket ile yapıldığını anımsatan Zeybekci, buna bir itirazı olmadığını, yine anket yöntemi ile yapılacağını kaydetti.
Zeybekci, yıl sonunda enflasyon sepetindeki gıdanın ağırlığı ile ilgili anketten çıkan sonuçları, TÜİK’in sepet ağırlığında ne kadar yüzde ile yer almasına karar vereceğini dile getirdi.
Türkiye’de 3 bin dolarlık milli gelir varken yüzde 27-28 olan enflasyon sepetindeki gıda ağırlığının, 9 bin 500 dolarlık kişi başına düşen milli gelirde yüzde 24 olmasının matematiğe aykırı olduğunu vurgulayan Zeybekci, Türkiye ile benzer ülkelerden örnekler verdi.
Meksika’da bu oranın yüzde 17-18 civarında olduğuna işaret eden Zeybekci, bu oranların diğer ülkelerde yüzde 20’nin altında olduğunun, sadece bir ülkede yüzde 21 seviyesinde olduğunu kaydetti.
Zeybekci, dolayısıyla enflasyonun 0,50 puan aşağıda olmasının Türkiye’nin tabi olduğu tüm faiz oranları üzerinde etkili olduğuna dikkati çekerek, “Yani insanların cebini doğrudan etkileyen, insanları maliyet olarak etkileyen bir sonuç ortaya çıkıyor.” diye konuştu.
“Sözümün arkasındayım, yok böyle bir yöntem “
Zeybekci, şunları kaydetti:
“Anket yönteminin çıkardığı sonuca bir daha bakmamız gerekiyor. Anket yönteminin yapılış tarzı veya sorularla ilgili bölümde, kime soruyorsak biz bunu, bir sivri biberin ya da bir domatesin mevsimsel etkilerden kaynaklanan bir sonuçla, yani ayaz, sıcak ya da don olması sonucunda, enflasyona yarım puan katkıda bulunuyorsa, demek ki bunu bir daha sorgulamamız gerekiyor.”
Bakan Zeybekci, “Yani bizim orada söylediğimiz şey; ‘Hükümet olarak söyleyeceğiz, enflasyon sepeti içindeki gıda oranı yüzde 20’ye düşürülecek’. Yok böyle bir yöntem.” dedi.
Ancak anket yönteminin matematik anlamında sorgulanması gerektiğini belirten Zeybekci, Türkiye’ye benzer ülkelerdeki ağırlık oranlarına baktığı zaman bu durumun kendisinin mantığına aykırı geldiğini, bunu söylemek istediğini ve bu sözünün arkasında olduğunu kaydetti.
Zeybekci, 2005 yılından bu güne kadar Türkiye’de kişi başına düşen mili gelirdeki artış oranı ile enflasyon sepetindeki gıdayla bir bağlantı kurulması, buna göre yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini dile getirdi.
“Kendi kendine yeten bir gıda ülkesiyiz”
Anket yönteminin değiştirilip değiştirilmeyeceği şeklindeki soruyu Zeybekci, şöyle yanıtladı:
“Yo, böyle bir şey söylemiyorum. Anket yöntemi değil, anketin içindeki sorular ve anket alanı gözden geçirilmeli. 2005’i veya 2000’i baz alalım, o günden bu güne kadar milli gelir ile enflasyon sepetindeki gıda oranı arasında bir bağlantı kuralım. Onu bugüne getirdiğimiz zaman, önümüze nasıl bir sonuç çıkıyor?
Bir de biz tarım ülkesiyiz, kendi kendine yeten bir gıda ülkesiyiz. Bize benzer ülkelerin böyle bir durumu da yok, gıda konusunda son derece zayıf ülkeler. O yüzden akılla bu işi bir daha sorgulamamız gerekiyor. Gereksiz bir şekilde enflasyondaki bu mevsimsel etkilere dayalı bu oynamanın faiz olarak insanlarımızın cebine yansıdığını unutmayalım.”
“Tüketim alışkanlıklarını biz belirleyebiliriz”
Bakan Zeybekci, Ekonomi Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) iş birliğiyle gerçekleştirilen Türkiye Tasarım Haftası/Desing Week Turkey’in açılışında yaptığı konuşmada, köyde kendilerinin tasarladığı oyuncaklar yaptıklarını hatırladığını belirterek, “Kavun, karpuz kabuklarıyla TIR filoları kurduğumuz günlere gittim. Şimdi kendi çocuklarıma, çocuklarımıza baktım, o kadar da haksızlık etmemek lazım. Onlar çok daha teknolojik bir dünyada yaşıyor, tabii ki onların düşündüğü, tasarladığı şeyler bizimkinden farklı olacak.” diye konuştu.
Zeybekci, 2023 hedeflerini hatırlatarak, fasoncu bir ülke olarak gidilebilecek yerin buraya kadar olduğunu belirtti ve şöyle konuştu:
“Dünyada bizim kontrol etmediğimiz, hakim olmadığımız her şeyi kontrol edebilmek, bir şekilde kontrolünde etkin, etken olmaktır, edilgen bir ekonomi değil, etken bir ekonomi haline gelmektir. Öyle bir coğrafyanın öyle bir ecdadın torunlarıyız ki dünyada bizden daha şanslı bir ülke yok. 1,5 milyarlık nüfusun orta yerinde tüketim alışkanlıklarını biz belirleyebiliriz. Buradaki kastım şu; hangi filmin seyredileceği, hangi dizi kahramanının popüler hale geleceği, onların üzerinden insanların tüketimiyle ilgili nasıl bir noktaya gidebileceğimiz, kılık kıyafetin nasıl olacağı, arabanın hangi marka olacağı, arka fonda tüketim yapılan mağazanın, sepete doldurulan ürünlerin ne olacağı, illaki o sepeti doldururlar o filmin içinde.”
“Güçlü olmak zorundayız, bizi rahat bırakmazlar”
“Ortalama, vasat bir ülke olamayız” diyen Bakan Zeybekci, “’Hiç kimseye bulaşmayalım, kendi yağımızda kavrulalım’ diyen bir ülke olamayız, bizi rahat bırakmazlar. Biz güçlü olmak zorundayız. Her alanda etken olmak zorundayız” diye konuştu.
(3)